Kısa Öykü
Yazan: Mercan Riyahi
Farsçadan Ç.: h.h.
Ben on yedi yaşımdaydım. Avlunun ortasında, havuzun kenarında durdum. Teyze oğlu kapıdan girdi. Çadıramı örtmeme fırsat olmadı. Çiçekli gömleğimin kolu kısaydı. Yanaklarım yandı. Yüzünü çevirdi. Savaştan ilk dönüşüydü. Herkes, bizim ardımızdan fiskos yapıyordu. O, nişanlanmak mahremlik sigasıdır, dediydi. Teyze oğlu, benimle bir yerde oturup konuşmak istediğini söylediydi.
Parkta oturduk. Günbatımıydı. Bana, “Ferzane!” dedi.
“Ha!”
“Ha deme! Güzel bir laf et.”
“Selam.”
Güldü. Bir şiir okudu. Şiiri severdi. Ben şiir bilmezdim. “Ne seversin?” dedi.
“Sabah saat sekiz buçuğunu,” dedim.
“Neden?” dedi.
O saatte her şeyin yaşadığını söyledim. Her gün o saatte, öğretmenden tuvalet için izin istediğimi ve bahçedeki çiçeklerin arasına gittiğimi söyledim. Müdür muavini beni gördüğünde, anahtarımı kaybettiğimi söylerim.