
Yazan: Haşim Hüsrevşahi
Böyle alçakça yaşanmalıysa
arsızım eğer ömrümü bir fener gibi rüsvalıkla asmasam
çıkmaz sokağın kurumuş yüksek çamına!
Uluslar, yaşam mücadelesinde ayakta durabilmek, yarınlara varabilmek için kendi liderlerini, kahramanlarını hatta kurbanlarını yaratır. Bin yıllara yayılan İran tarihi zorlu dönemeçlerden, tehlikeli uçurumlardan, fırtınalardan geçerek günümüze gelebilmiştir. Bu zorun başarılmasının bir tek güvencesi vardı: İran’daki ulusların el ele tüm zorluklara göğüs gerip mücadelesi! Son yüzyıl süresince, yani 1905 İran Meşrutiyet devriminden 1979 Şubat Devrimine kadar ve sonrasında geçen sürede hiçbir yıl olmamıştır ki İran halkları özgürlük, bağımsızlık ve insan onuru için mücadele etmemiş olsun ve bu yolda kurban vermemiş olsun. Mücadele her alanda devam edegelmiştir.
İran edebiyatının zengin geçmişi ve yüksek zirveleri anımsanırsa, bu sıra dağlara yeni zirveler eklemenin ötesinde, bir zirve olmanın zorluğu, biricikliği hemen anlaşılır. Ahmed Şamlu bu zirvelerden biridir.
Ahmed Şamlu sadece büyük devrimci bir şair, yenilikçi, yetkin bir yazar, halkçı bir gazeteci, seçkin bir çevirmen, bilinçli bir örgütleyici, inatçı bir araştırmacı değil; o aynı zamanda diğer insanların insan olmalarından onur duymalarına sebep gerçek bir insandı. Coşkun, bilinçli ve sevdalı akan bir nehirdi. Halkın yüreğinden kaynak alan ve onun kalbine geri akan bir nehirdi. Bu nedenle Ahmed Şamlu hakkında yazmak değil, yaratıcı yaşamının kısaltılmış listesini bile yapmak bu makalenin hacmini aşar, taşar. Bu zorluğu ve olanaksızlığı bildiğimizden, onun şiirlerine kısa bir bakış atmakla yetineceğim; ancak önce diğer alanlarda yaptıklarından bir özet vermeden geçemeyeceğim.
Okumaya devam et “Aşkı Evin Zulasında Saklamalı: Ahmed Şamlu”