o tepelerde neler oldu? Görsel rivayet -4-

Görsel rivayetlerin ilk yazısında bu projenin yaratıcısı hakkında bilgi vermiştim. Gözden geçirmek için lütfen buraya tıklayın. BU projeden aktardığım ikinci rivayet Furuğ’un ölümüyle ilgiliydi ve üçüncüsü ise Samed behrengi‘nin Aras Nehri’nde boğulmasını konu almıştı. Bu tarihi tanık olarak görsel anlatıların dördüncüsü İran’ın Devrimci hareketinin parlak yıldızlarından Bijen Cezeni ve arkadaşlarının ölümü hakkındadır. Bijen Cezeni’nin silahlı grubu Puyan grubuyla birleşerek Şah rejimine karşı ilk silahlı gerilla mücadeleyi başlatan örgütü oluşturmuşlardı. Siyahkel Ormanı silahlı mücadelesi (1970) sonrasında İran Halkı Fedaileri Örgütü kuruldu (1971).

Azadeh_Akhlaghi_Photo-12
Bijen Cezeni ve 8 arkadaşının kurşuna dizilişi!

20 Nisan 1975 Pazar günü İran gazeteleri en önemli başlıklarından birini atıyorlardı: “9 mahpus hapishaneden kaçarken öldürüldüler!” Haberin devamında şöyle yazılıyordu: “Bu mahpuslar, bulundukları hapishaneden başka cezaevine intikal ettirilirlerken kaçmaya teşebbüs etmişler ve hepsi öldürülmüşlerdir! Öldürülenlerin adları şöyledir: Mohammed Çupanzadeh, Ahmed Celil Efşar, Aziz Sermedi, Bijen Cezeni, Hasan Ziya Kelanteri, Kazim Zulenvar, Mustafa Hoşdel, Meşuf Kelanteri, Abbas Sureki. (İttilaat Gazetesi)

Okumaya devam et “o tepelerde neler oldu? Görsel rivayet -4-“

keşke özgürlük bir şarkı söyleseydi!

ahmed şamlu ile ilgili görsel sonucu
Ahmed Şamlu ve eşi Aida

Ahmed Şamlu’dan iki yeni çevirim:

1- keşke özgürlük!

keşke özgürlük ufacık bir şarkı söyleseydi,
bir kuşun gırtlağı gibi
hiçbir yerde hiçbir yıkık duvar kalmazdı
algılamak için uzun yıllar gerekmezdi
her virane insanın yokluğuna bir işarettir çünkü
insanın varlığı imardır çünkü…

bir ömür kan damlayan bir yara gibi
bir ömür kuru bir acıya çırpınan bir yara gibi
bir narayla gözlerini dünyaya açan
bir nefretle kendinden olan

büyük kayıp böyleydi
viranenin öyküsü böyleydi
ah keşke özgürlük bir şarkı söyleseydi ufacık,
bir kuşun gırtlağından da küçük hatta!

2- sanırım

sanırım
kalbim benim asla
böyle sıcak ve kızıl olmamıştı hiç

Okumaya devam et “keşke özgürlük bir şarkı söyleseydi!”

İranlı yönetmenin ikinci Oskar’ını aldığında verdiği mesaj!

the film salesman, ile ilgili görsel sonucu

Seksen dokuzuncu Oskar ödülleri Şubat 2017’de belli oldu ve en iyi yabancı film dalında Satıcı adlı film İranlı Asger Ferhadi’ye ikinci Oskar ödülünü getirdi. Ferhadi daha önce, 2012 yılında Bir Ayrılık filmi ile yönetmen olarak ilk Oskar’ını kazanmıştı. Asger Ferhadi ve filmin kadın baş rolündeki Terane Alidusti, ABD başkanı Donald Trump’in KHK ile çıkardığı ve 6 Müslüman ülke vatandaşının Amerika’ya girmesini kısıtlayan yasayı protesto ederek ödül törenine katılmamışlardı. Ödülü Enuşe Ansari, Ferhadi’inin yerine kabul etmiş ve törende Ferhadi’nin bu mesajını okumuştu:

Benim orada olmamam, ülkemin insanına ve altı diğer ülke insanına hürmeten ve bu insanların Amerika’ya girişini yasaklayan insanlık dışı bir yasayı protesto etmek içindir. Dünyayı Bizler ve Düşmanlarımız diye ikiye ayırma, korku yaratır ve bu ise kaba kuvvet ve savaşı aldatıcı bir şekilde haklı göstermek içindir. Bu söylemler, şiddet ve öfkenin kurbanı olan ülkeler için demokrasi ve insan hakları yolunda engel teşkil eder.

Sinemacılar kameralarını insani ortak noktalara çevirerek etnik kökenlere ve dinlere ait yanlış klişeleri kırabilir ve dünya halkları arasında empatiyi ve dayanışmayı yaratabilirler. Bugün bizim empatiye her zamankinden daha çok ihtiyacımız var!

Okumaya devam et “İranlı yönetmenin ikinci Oskar’ını aldığında verdiği mesaj!”

dilenci…

Bir uzun öykü:

İran öykücülüğünde büyülü realizmin ilk örneklerinden…

Yazan: Gulam Hüseyin Saedi

Görsel sonucu
5 Ocak1936 Tebriz-23 Kasım 1985 Paris

Üç ay içinde üç kez Kum kentine gidip döndüm. Sonuncusunda, işlerin kötüye gideceği içime doğmuştu sanki. Ama yine de gece yarılarken ıskarta bir arabaya atladım ve sabah güneş doğmadan Seyit Esedullah’ın kapısına vardım. Kapıyı çalınca Aziz Hanım geldi, beni görünce şaşırdı. Kapıdan çekilirken, açık kalan ağzıyla şaşkın şaşkın beni seyrediyordu: “Büyükhanım! Sen gitmemiş miydin?”

Anlamazlıktan geldim. Selam verip içeri girdim, sekiden geçtim. Avluda, uykudan yeni uyanan çocuklar havuzun kıyısında ellerini yüzlerini yıkıyorlardı. Ayağa kalkıp bana baktılar. Ben duvar kenarına oturdum, bohçamı da yanıma aldım. Öylece kaldım. Aziz Hanım yeniden sordu: “Sahi, Büyükhanım sen gitmemiş miydin?”
“Gitmiştim,” dedim, “gitmiştim nene ama yine geri geldim.”

Okumaya devam et “dilenci…”

Görmek için bir alıştırma!

“Görmek için bakmayı bilmeli,” sözü neredeyse klişe bir tekerlemeye dönüşmüştür. Ancak sanırım görmeyi görmek için biraz daha fazla kafa yormak gerek.

Burada bir fotoğraf paylaşacağım. Neye baktığımızı birlikte “gözden geçireceğiz”. Bu arada neler gördüğümüzü paylaşacağız ancak orada durmayacağız bir adım daha ilerleyip gördüklerimizin bize neler gösterdiğini ve fakat ondan daha önemlisi neler sakladığını irdeleyeceğiz. Bu saklamaya arka plan demek doğru değil. Arka plan, belli bir desenin planlanmış zemini olarak bu saklanan ya da gördüklerimizin görünüründe olmayandan farklıdır. İsterseniz buna görünmemesi gerekenin diyalektik karşıtı diyelim… kendi zıddını yaratan bir görünmeme! Saklanılmaya çalışılırken ortaya çıkan bir görünme! Ve biz işte bunu görmeye çalışalım!

Okumaya devam et “Görmek için bir alıştırma!”