yeni yıl mesajımdır!

fotografın alındığı adres: http://www.fotokritik.com/3109955/kar-cicegi

Ne zaman ki Türk halkı, Kürt Halkı, Ermeni, Arap, Laz ve diğerleri kol kola girip halay çektiler bu caddelerde, meydanlarda; ne zamanki bu Türkiye, bu İran, bu Alman bu Japon denmedi; çocuklar analarının babalarının omuzlarında gülerek haykırdılar renklere, ışıklara; ne zaman kadınlar kadınlığıyla erkekler erkekliğiyle insanlığında onurlandı; ne zaman ki yoksulluklar yok oldu ve güz ve kış, yaz ve bahar kadar güzel oldu içimizde; ne zaman ki silahlar sustu ve silah fabrikaları viran oldu, sermayenin mezarı kazındı, emeğin terli bayrağı çekildi göndere; ne zaman ki analar çocuklarının haksız ölümlerine sarılıp yanmadılar; ne zamanki düşünceler güneşli günlerde ve beyaz gecelerde kanat çaldı korkusuz, kesintisiz ve sınırsız; ne zaman ki aşk, aşk ve sadece aşk yuvalandı yüreklerde; kısaca ne zaman ki düşlerimiz gerçek oldu işte dostlar o zaman gerçek Yeni Yıl gelmiş demektir, gerçek Bayram gelmiş demektir, ben olsam da olmasam da o gün hepimize kutlu olsun… o güne kadar düşümüz yalazlarını yitirmesin, yüreğimiz sımsıcak, ruhumuz apaydın olsun… mağaraların yarasaları nasılsa silinecektir o gün! Şimdi bu ölümler arasında, bu yalanlar, aldatmalar, kandırmalar, iki yüzlülükler, zulüm ve zorbalıklar mevsiminde içim kan ağlıyor ve bu kan aydın düşlerimi dipdiri tutuyor! Onlarımız, yüzlerimiz düşse de toprağa binlerimiz halay çekmeye devam!

Zaniye

Kısa öykü.

Yazan: Mansur Kuşan

Sizden hanginiz ki masumdur, ilk taşı o atsın.

Sekizinci bâb, Yuhanna İncil

 

Oğlumun piç olduğunu bildiren mahkeme kararını değiştirtmem, senin ve ailenin konuya yaklaşımından dolayı. Başka çarem yok. Şayet Behram Muacir, Kamuran’ı evlatlığa kabul etmezse oğlumun çocuk esirgemede alacağı terbiyeyi, senin ailenin vereceği terbiyeye yeğlerim.

Sen, bu uzun yıllar boyunca içimdeki tüm yaşama sevincini ve şevkini kırmaya çalıştın. Ama yapamadın. Nedeni de beraberliğimizin ilk yılında, akrabaların olan kadınların hepsinin ölmüş olduklarını fark etmemdir.

Akrabalarının arasında, amcanın karısı Afet’ten başka bir kadın gösterebilir misin ki kocalarının istekleri dışında, bir şeye karşı istekleri, kendilerine ait bir fikirleri olsun? Tabii ki ben hepsini de seviyorum ve de onlara acıyorum. Yıllar boyunca da hepsinin dert anası oldum.

Hem sen hem de tüm akrabaların, Afet Yenge’nin sadece kendi yaşamından değil, özellikle Hacı Ağa Bağır’dan da memnun olduğunu sanıyordunuz. Dahası, onun cenneti de garantilediğinden emindiniz. Tabii bu arada ben de giderek inanmaya başlamıştım ve kendi kendime, “Olur mu hiç! Otuz beşine gelmiş bir kadın adımını evden dışarı atmamış, kocasından, oğullarından başka kimse onun bir tel saçını -ki şimdi aklaşmış, natır Suğra’nın dediği gibi sanki bir avuç ak yün yumağı koymuşlar tepesine- görmemiş olsun,” diyordum.

Okumaya devam et “Zaniye”

avın beşinci günü!

Etrafa bakındık
dünya dört biryandaydı
böyleydi mağaraları terk ettik
ve güneşe doğru yürüdük.
 
Bu dünyaya geldik
avcılar olarak
ve bize söylediler
yaşayamadığımızda
avcılar olarak
yitip gideceğiz
duman gibi!

[Bir kızıkderili şiiri
Resim ve Şiir: Michael Robinson
İngilizceden çeviri: h.h.]

Şairin çizdiği tablonun sol alt köşesindeki el yazısıyla kendi şiiri!

Ümmiye Koçak…

“2015 Türkiye’sinde öne çıkan olaylar nelerdi?” diye sorulsa herhalde bir kitap yazmak mümkün! Siyasi, ekonomik, bilimsel, sosyal ve diğer temel alanlarda yaşanan ilerlemeler ve uçurumlara savrulmalar her biri gerçek araştırma alanlarıdır. “Emperyalizm ve Siyonizm bölgede neleri başardı ve neleri gerçekleştirme yolundadır ve Türkiye bundan nasıl etkilendi ve etkilenecek?” sorusu yine başlı başına geniş ve tarihi zorunluluk açısından bir değerlendirme alanıdır.

Ancak ben bu hengâme içinde ilkokul mezunu bir kadın sanatçının başarısını buraya yansıtarak bu vaveyla ortamda içimizde bir avuç serin su olsun diye!

Ümmiye Koçak yazıp yönettiği Yün Bebek filmi ile New York Film Festivalinden ödül almayı başardı. Ümmiye Koçak hakkında bilgiler için burayı tıklayın lütfen!

YAZDIĞI OYUNLAR        
. Erik Eşkisi
. Ozon Tapakası
. Kara Kuyu
. Doktor Beleş
. Turunçgil Hayattır
. Çicekler Solmasın
. Hasret Çiçekleri

 OYNADIĞI DİZİLER
. İstanbul . Hanımın Çiftliği
. Hayat Devam Ediyor
. Hanımın Çiftliği
. Kasaba
. Seher Vakti

ÖDÜLLERİ
. Adana Uluslar Arası Tiyatro Festivali Ödülü
. Ankara Uluslar Arası Tiyatro Festivali Ödülü
. Darüşşafaka Eğitim Kurumları Girişimcilik Ödülü
. Bornova Uluslar Arası Kadın Sanatcıları Festivali Ödülü
. Toros Koleji Eğitime Destek Ödülü
. Sivil Toplum Örğütleri (kader) Kadında Şiddete Hayır Destekleme Ödülü
. Mersin Sanayicileri ve İşadamları Derneği (MESİAD) Yılın Sanat Ödülü
. TİKAV- 2012 Anneler Okulu projesine destek ödülü
. Samsun sivil toplum örgütü girişimcilik ödülü
New York Avrasya Film Festivali: Sinemada En İyi Kadın Sanatçı ödülü

ÖYKÜLERİ
. Yün Bebek ( Uzun medraj sinema filmi )
. Vatan Sevgisi
. Irazcanın Düşleri
. Kanayan Yara
. Kader
. Obruk
. Ayaksız Ayakta Durmak
. Baba Ben Geldim
. Muhtar Adayı Hasret Ana

(son bilgiler alıntıdır)

 

Ziyaret

kısa öykü

Yazan: Emir Hasan Çehelten

Farsçadan çeviri: h.h.

[İran Kısa Öykü Antolojisi, ikinci baskıya hazırlandı]

 

“Aaaaaa! Rica ederim. Hayır asla. Sizin değil, biricik Aziz’imin ölüsünü göreyim ki yol uzak, yalan söylüyor. Söyle yarın nerede yatacaksın zavallı? Ne laflar! Ben sadece bir şey söyledim, insanın içi bir şey yemeyi kaldırmıyor, içine sinmiyor. O kadar. Elinize sağlık, bir bardak su. Boğazım kurudu… elleriniz dert görmesin. Tanrı, Kevser suyu nasip eylesin. Rica ederim. Çok da iyiydi. Serin… Tanrı bunları başımıza bela etmiş. İnsanı kudurtup, vücudunu tir tir titretmesini bilirler sadece. Bir tek Allah biliyor şu anda ne hâldeyim. Yüzleştiririz. Yüzleştiririz bacım. Bu kolay. Yanına yalnız gidersek hepten inkâr eder. İnkârın duvarı yüksektir. Faydasız, yüzleştirmeliyiz. Hemen şimdi bir koşu gideriz yanına. Aaaa! Hemen döneriz. Misafirliğe mi gideceğiz ki! Yalan söylediğine inanmanızı istiyorum. Nene Sultan gelmeden döneriz. İstersen anahtarı da Nobar Hanım’a bırakırız… Nasıl isterseniz. Daha ne söyledi? Ahmet Bey’inizin ölüsünü göre… Daha ne söyledi? İnsan, dostunu düşmanını tanımalı. Daha neler, bunlar gammazlama, dedikodu sayılmaz ki! Karı yeni huylar edinmiş. Sizin, Nahid’ime yakınlık göstermenizi çekemiyor. Nerdeee sizin gibi necabetli bir hanım! Güzel yüzüne kurban olayım… Hayır, söylemedi, kendisi neler neler dedi, ben de dönüp bir tek bu lafı ettim. Nihayet laf lafı açar. Allah bilir, sizin arkanızdan neler söylüyordur.

Okumaya devam et “Ziyaret”

bakış işaretleri (éşaraté nezer)

Sara Naini’den güzel bir yorum…

ifşa olmasın kimseye, seninle olanlar aramızda
bakış işaretleri, postacıyken aramızda

beni dinle, susarak söz ediyorum, dinle beni
senin ve benim dilimiz olan, bir bakışla yanıtla beni

yıllar geçti kimse, aşk yolunun merdini görmedi hiç
şimdiyse dünyanın gözü, merak ediyor seni ve beni

gerçi kalbimizin sırrının halvetine kimse varmadı hiç!
her yerde gizli aşkımızın fısıltısı var!

(Farsçadan çeviri: h.h.)

 

insanların en dibe battığının portresi…

Ölümü Gözlerinden Gördüm adlı romanın yayımlandığı yıla ait kısa bir eleştiri yazısı:

 

Şiirin Batı Kapısından Bir İlk Roman

Uğur Biryol

biamag

Haşim Hüsrevşahi, Tebriz doğumlu, yazdığı Azerice, Farsça ve Türkçe şiir, kısa öykü,Ölümü gözlerinden gördüm eleştiri ve denemeleri değişik ülkelerde yayımlanan bir yazar.

1999 yılında Türkiye’ye dönen ve Ankara’da yaşamaya başlayan Hüsrevşahi’nin Farsça’dan Türkçe’ye kazandırdığı Furuğ Ferruhzad’a ait toplu şiir kitabı “Yaralarım Aşktandır” ve Ferhunde Hacizade’nin romanı “Gözlerinizden Korkuyorum” gibi çok sayıda eser bulunuyor.

Hüsrevşahi’nin “Ölümü Gözlerinden Gördüm” ismini verdiği ilk romanı İran’ın batı kapısı, belleği, şairler kenti Tebriz’de yaklaşık bir asırlık zaman diliminde geçen iç içe insan öykülerinden mürekkep.

 

Mahşer toplansa da bitmez o matem”

Hüsrevşahi, romanındaki karakterlerin şiddetin, zulüm ve adaletsizlik sarmalındaki hayatlarını, yalın ve kıvrak bir dille anlatıyor. İnsanoğlunun içinde boğulduğu hırs, öfke, basiretsizlik ve acı denizinin evrensel bir dışavurumu olan Ölümü Gözlerinden Gördüm, edebiyatın yaşamı ifade etmekteki gücünü bir kez daha gözler önüne seriyor.

Okumaya devam et “insanların en dibe battığının portresi…”