dinle,
dünyanın en uzak kuşlarıdır ötmekte
gece saftır, yeknesaktır ve açık!
sardunyalar
ve mevsimin en sesli dalı, duyuyordur bu ayı…
binanın önündeki merdiven
elinde fenerle bu kapı
ve meltem israf oluyor!
Ay: Ekim 2016
masadaki kalabalık
kalabalıktık hep bu masada
sen, ben, kadeh, kül tablası bir de ölüm
gülüşlerin de uğrardı ara ara masamıza
Göğün kutsal fahişesine selam deriz!
“Ben ne bir edebiyatçı, ne de bir oyun yazarıyım. Amacım bu yolda çalışanlara, binlerce yıl önceye götürecek bir kapıyı açmak. Başarabilirsem ne mutlu bana!”
Muazzez İlmiye Çığ
8 Eylül 1995
Sümerde Kutsal Evlenme
Aşk Tanrıçası İnanna ile Çoban Tanrısı Dumuzi’nin Evlilik Öyküsü
(3 Perdelik Opera)
Yazan: Muazzez İlmiye Çığ
Birinci Perde’den kısa bir bölüm:
Bir Sümer tapınağının içi. İki tarafta renkli mozaiklerle süslenmiş yuvarlak sütunlar, ikisinin arasında, biraz arkada bir niş içinde Tanrıça İnanna’nın heykeli. Önünde bir sunak bulunuyor. Sütunların ön kısmında, bir tarafta Sümerli kıyafetleri giymiş kadın ve erkeklerden oluşan koro, diğer tarafta arp, lir, flüt ve def çalan çalgıcılar var. Ayrıca birkaç çeşit davul ve davulcu.
ben ırmağım akıp giderim…
ben ırmağım akıp giderim
gölgeni saklarım salkımsöğüt
sesimi bırakırım sana …
ben ırmağım akıp giderim
kanat çal benimle gel mavi kuş
salkımsöğüt bizi izler bu şarkıda
ben ırmağım akıp giderim
yıldızlı karanlık inince
öykümü anlatırım salkımsöğütle mavi kuşa
ben ırmağım akıp giderim
denizlere bırakırım koynumdaki balıkları
sesim kalır arkamda bir de salkımsöğütle mavi kuş…
(h.h., 10-11/10/2016)

Kamkarlar Hayyam’ı yorumluyor!
Hayyam’ı çevirip alt yazı olarak monte ettim… uzun zaman önce…
şiirdeki incelikler yeniden burada yayımlaya sürükledi beni!
(h.h.)
Bu şarkı Hayyam’ın iki dörtlüsü üzerine yapılmıştır. İkisini de aşağıda tekrar ve kabaca çeviri-yorum!
Yakup’a anlatalım!
Yakup’a gittim yeniden
aç gözlerini ihtiyar dedim
bu kuyu Yusuf’un için değil
seni bitimsiz kör etmek içindir
dedim ve yıldızlar yanıtladı
bu aydır ve bu güneş
yani bildiğin rüya Yakup!
Yakup’un kaşları senin kaşlarındı
sözleri senin sarhoşluğunun öyküsü
üçüncü katın penceresinden dalıp giden
bakışına benziyordu bakışı
Yakup’un gözleri senin gözlerinin içinde
tabutunda salınan unutulmuş bir ölü