Bu gün 29 Aralık senin doğum günündür. Nüfus cüzdanına baktığımda “Dey ayının 8, 1313, Muhammed Ferruhzad ve Turan Veziri Tebar’dan doğma, Tahran’ın 5 nolu ilçesinde kayıtlı, 678 nolu nüfus cüzdan sahibi Furuğ-uz-zaman” diye geçiyor! Puran’ın dediği gibi kimi kaynakçalarda senin doğum günün Dey ayının 15’i, 1313 (5 Ocak 1935) diye geçer. Ama doğrusu 29 Aralık…
Olsun ben bugüne de yarına da 5 Ocak’a da senin doğum günün diyorum… İyi ki doğdun şiirin sönmez ışığı, parlayan Furuğu!
Aşağıdaki slaytları seni bir kez daha analım diye düzenledim…
Furuğ Ferruhzad’ın evlatlığı Hüseyin Mansuri anlatıyor:
Furuğ öldükten sonra kız kardeşi rahmetli Gloria’nın tekçe evladı, kızı sevgili Judit Münih’ten Tahran’a gitti ve döndüğünde bir plastik poşet verdi elime. Poşeti boşalttım. Buruşturup atmak isterken poşette bir şey olduğunu hissettim. Poşeti yeninden açtım. Dibinde birkaç tane slayt vardı. Slaytları ışığa doğru tuttum. Hiçbir şey belli değildi. Simsiyahtı. Işık aldıkları, bozulduklarını düşündüm. Hepsini poşete attım. Birkaç gün sonra atık kağıtlarla birlikte dışarı götürüp atmak istedim. Son anda slaytları anımsadım. Bu kez daha güçlü ışığa karşı tuttum. Bir fark görmedim. Hepsi siyahtı. Ancak slaytlardan birinde çok silik bir mavi ışık görünüyordu. Bilemiyorum nedense bu mavi ışık içimi titretti. Belleğimin karanlık diplerinde ne söylediğini anlamadığım bir şey beni çağırıyordu… Çok meraklandım. Slaytları fotoğrafçıya götürdüm. Tabettiler. 1964 Nevruz’uydu.
Soldan sağa: Hüseyin Mansuri (Furuğ’un cüzamhaneden evlat edindiği çocuğu), Furuğ Ferruhzad, MOhammed Ferruhzad (Furuğ’un babası), Gloria Ferruhzad (Mohammed Bey’in ikinci evliliğinden olan kızı), Mehran Ferruhzad (Furuğ’un kardeşi). Fotoğraftakilerden sadece Hüseyin yaşamakta.
Furuğ’un kehanetlerinden söz ederken onun İnanalım Soğuk Mevsimin Başlangıcına adlı şiirinden de bir çıkarım yapmıştım.[2] Burada giriş bölümünü aldığım bu şiirde Furuğ kış aylarının, soğuk mevsimin başlangıcında olduğunu anlatıyor ve ardından zamanın geçtiğini ve saatin dört kez çaldığını bildiriyor. Adından söz ettiğim kitapta da değindiğim gibi Furuğ kaza geçirdiği gün saat 4 gibi stüdyoya dönmek için annesinden ayrılmış. Furuğ bu önemli şiirinin sonunda o “genç ellerin” nasıl karın altında toprağa verildiğini anlatarak “belki de gerçek o iki genç eldi, o iki genç el / durmadan yağan karın altında gömülmüş olan” diyor. Ve gerçek şu ki Furuğ’un ablası şair, araştırmacı yazar Puran da bir kış günü (30 Ocak 1932) gözlerini bu dünyaya açmış ve yine bir kış günü (29 Aralık 2016) bu hayata gözlerini yummuştur. Furuğ ondan iki sene sonra yine bir kış günü (5 ocak 1935) dünyaya gelmiş ve karlı soğuk bir kış günü (13 Şubat 1967) yaşamını yitirmiştir.[3]
Yukarıda sunduğum klipte Furuğ “İnanalım Soğuk Mevsimin Başlangıcına” adlı şiirini okumakta. (h.h.)
[1] 21 Aralık sonbaharın bitimi ve kış aylarının başlangıç tarihidir. 21 Aralık gecesi ise yılın en uzun ve en karanlık gecesi olan Çille Gecesi ya da Yelda Gecesi’dir.
[2] Önce Ben Öleceğim, Çeviri ve Derleme, Haşim Hüsrevşahi, Totem Yayınları, 2019
[3] Furuğ’un kocası Şapur (27 Mayıs 1923- 6 Ağustos 1999) ve yaşamı derbederlik ve sefaletle geçen oğlu Kamyar Şapur (19 Haziran 1952 – 16 Temmuz 2018) kış aylarının soğukluğunda Furuğ’a ortak olmamışlar. Bir söyleşide Kamyar’a anne sevgisi sorulunca, tüm içtenliği ve duyduğu acıyla, “Mezar taşı insana anne olmaz ki!” diye yanıtlamıştır.