Ay: Mart 2020
doktorların kalkışıyla başlayan İran Rönesans’ı
Türkiye’de Korona belası ile savaşta en ön safta yer alan sağlık personeli 1 dakika boyunca alkışlandı… ve galiba bu alkışa 14 gün devam edilecek. Tabii ki halkın bir şeylerin farkına varması ve onu alkışlaması güzeldir. Ama bir hastanede Koronalı yakınlarını ziyareti engellenen bir yaratığın hastane bekçisini döner bıçağıyla ölümün eşiğine göndermesine ne demeli? Biri uzunca bir yazısında sormuş sağlık sistemi, tıp fakülteleri, sağlık sanayi yok edilirken, bilim yerine hurafe ön plana çıkartılırken neredeydiniz? Korona belası uzun sürecek bir toplumsal değişim sürecini başlatmıştır. Bir aydınlanma ve değişim dönemi. İran’da ise bu değişim çok derin etkilerini göstermeye başladı bile. Bir vatandaşın bu konuda yazdıklarını hiç değiştirmeden size aktarmak isterim:
“Onlar değerli canlarını ortaya koydular ama “Bu mazlum vatanın tarih yazanları”na dönüştüler. O tarih ki sonraları Korona’dan önce ve sonraya bölünecek. Bu günlerde aramızdan ayrılan doktorlar, hemşireler ve sağlık personeli, yarın İran’ın aydınlanma döneminin temelini atanlar olarak tanınacaklardır.
Okumaya devam et “doktorların kalkışıyla başlayan İran Rönesans’ı”
oh Annaina
I denominate you Annaina
With beautiful eyes oh last white mama
He was deaf of your maledictin when he killed you
They call me believing in superstitions… who cares!
See?
A tiny weeny thing attacked
And crowned the death
When you the last mama die
The world wardership of eighty millions of our graves
Bütün Dünyaya Uyarı!
300 İtalyan doktordan dünyaya Koronavirüsle ilgili açık mektup:
Önlem almak için hükümetinizi harekete geçmeye zorlayın!
Muhakkak bildiğiniz gibi, İtalya’da çok vahim bir koronavirüs salgını yaşıyor.
Virüs, ortaya çıkışının ardından geçen 3 hafta gibi kısa bir sürede 10.000 kişiye bulaştı. Elimizdeki verilere göre, hastaların yüzde 10 kadarı yoğun bakıma veya yarı-yoğun bakım yardımına ihtiyaç duyuyor ve hastaların yüzde 5’i ölüyor.
Öyle trajik bir durumdayız ki, İtalya’nın Lombardiya eyaletinin en zengin bölgesi, sahip olduğu en yüksek kalitede ve en iyi şekilde işleyen sağlık sistemine rağmen şu an neredeyse tam kapasiteyle çalışmak durumunda ve çok yakında yeni Covid-19 hastalarına bakmak çok zor hale gelecek.
Hagisi daha tehlikelidir?
Bugünlerde hepimizin korkarak ya da endişeli bir şekilde, belki kimimiz soğuk kanlılıkla Korona ile yatıyor, Korona ile kalkıyoruz. Dini, dili, ırkı, cinsiyeti olmayan ve bunları gözetmeyen bu virüsün nereden çıktığı, nasıl yayıldığı, neler getirip neler götüreceği hakkında sayısız fikir, söylenti ve teoriler var… Örneğin kimine göre bu virüs Korona ailesinin yedinci üyesi olarak diğerleri gibi tesadüfen hayvandan insana geçiş yapmıştır: yarasadan, karınca yiyenden, yılandan vs. Kimine göre bu virüs aslında Amerika’nın bir eyaletindeki (isim de veriyorlar) bir laboratuvarda üzerinde çalışılarak mühendislik edilmiş ve enflüanza virüsü üzerine HİV’in bir proteini yerleştirilmiş ve biyolojik silah olarak geliştirilmekteyken, Çin bunu çalıyor ve tam gelişmiş virüs son radde hassas silah olacakken Wuhan’da çarşıya sızıyor ve olanlar oluyor. Kimine göre bu düpedüz Amerika ve İsrail’in, Çin, Kore, İran gibi ulusların insan genomunu çözerek ona özgü biyolojik geliştirdiği bir silahtır ancak farklı reaksiyon verdi ve iş sarpa sardı. Bazılarının iddiası ise dünya sermayesi yaşlı-emekli, üretmeyen ve tüketen nüfustan kurtulmak için bu virüsü sentezleyip ortalığa saldı ve bu nedenle ölenlerin çoğu 60 yaş ve üzerinde olanlardır. İran’da ölenlerin çoğunluğu 49-59 yaşları arasında. Hangi teoriye inanırsanız inanın fark etmez sonuçta onun ölümcül oluşu sizi tedirgin ediyor. Ne de olsa bir pandemi gelişmiştir ve birçok ülke karantinaya sokmuş kendini ve hiçbir ülkenin de bundan yakasını sıyırma şansı yoktur. Şu anda elimizdeki olan son rakamlar şunu göstermekte:
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü kutlu olsun!
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle Ataşehir belediyesinin MSKM’de düzenlediği ve Elif Hopyar’ın yönettiği ve Nazan Kesal, Özgün Enver Bulut ve Haşim Hüsrevşahi’nin katıldığı çok keyifli sohbet sonrasında Nazan Kesal’in muhteşem Furuğ’u canlandırdığı Yaralarım Aşktandır oyununu bir kez daha ayakta alkışladık… Bu bahaneyle Sayın Elif Hopyar ve Sayın Kadir İncesu’ya bu güzel etkinliğin hayata geçmesindeki emeklerinden dolayı teşekkür ederim.