Furuğ’un doğum gününe!

kızıl gül
kızıl gül
kızıl gül
 
o beni kızıl gül bahçesine götürdü
ve ıstıraplı saçlarıma kızıl gül taktı karanlıkta
ve sonunda
kızıl gül yaprağı üstünde benimle yattı
 
ey felçli güvercinler
ey adetten kesilmiş deneyimsiz ağaçlar, ey kör pencereler
yüreğimin altında ve derinliğinde uyluklarımın, şimdi
kızıl bir gül sürgün vermede
kızıl gül
kızıl
bir bayrak gibi
ayaklanmada
 
ah, ben gebeyim, gebeyim, gebe

(yaralarım aşktandır, h.h.)

furuğ-4

dilimin ucunda kal

unutayım seni dilimin ucunda kal

ya da gel birbirimizin taşında kırılalım
boca olalım birbirimize
rüzgar olalım eselim birbirimizde
karışalım birbirimizin toprağına

sözlerimiz anlamını yitirsin birbirinde
iyisi birbirimizin sokaklarında koşalım
saklambaç oynayalım sen bende gizlen ben sende…
 
ya da birbirimizin dağında soluk soluğa kalalım
denizinde soluksuz ya da birbirimizin
sevişelim terimiz karışsın birbirine
birbirimizin ağzında soluklanalım sonra
ya da birbirimizde akalım bir ırmak gibi
suyumuz karışsın birbirine
ya da en iyisi ben sende eriyeyim biteyim!
 
biliyorsun ki sen yanımdayken benim yanım yok olmakta
benim yanımdayken sen ben yokum aslında
ben sende kaybolduğumda dilinde beni bul
bulduğunda öp beni
bulmaca söyle bana
mucizem ol
unutayım seni sonra hep dilimin ucunda kal!

(bu şiiri ilkin İran Türkçesinde söyledim. çevirisidir. h.h.)

Mandela! Ah Mandela! Biz seni çok sevdik!

Mandela… ah Mandela! Seni ne kadar da çok sevdik! Irkçılığın dipçikleri inerken, kurşunları yağarken, demir parmaklıkları sürülürken senin her daim kırılmayan iradeni sevdik, yumruğunu sevdik, gülüşünü sevdik, dimdik duruşunu sevdik! Biz senin bize emperyalizmin, siyonizmin ve bütün ırkçılıkların arkasında yatan çirkinlerin suratını göstermende, Aprtheida karşı yürüttüğün mücadelende devdik. O kara kıtanın, kara toprağında, kara insanların kara yazgılarını değiştirmeye kalkışını, haykırışını, zaferini ve aydınlık yüreğini sevdik… Ah Mandela biz seni diğer senin sülalenden olan Lumumba’yı sevdiğimiz gibi sevdik, Malcom X’leri, Martin Luther Kingleri sevdiğimiz gibi, Kara Panterler’i, Zapataları, Che’leri sevdiğimiz gibi sevdik, Allende’yi, Hoşi Min Amcayı, Gandhi’yi sevdiğimiz gibi sevdik seni… Biz seni çok sevdik kardeşim… hep de seveceğiz! Güle güle!

(h.h.)

Büyük Başarı / Great Achievment!

My beloved brother Mohammad Khosroshahi now is Full Professor of Medical Laser Physics & Biomedical Engineering, University of Toronto, Canada… I am so Proud of him!

Sevgili kardeşim Muhammed Hüsrevşahi Kanada, Toronto Üniversitesi Medikal Lazer Fiziği ve biyomedikal Mühendislik departmanında Full Professor olarak çalışmaya başlamıştır. Kendisi 100’ün üzerinde yayımladığı original bilimsel makaleleri ile bu konumu çoktan haketmiştir…

http://www.researchgate.net/profile/Mohammad_Khosroshahi2/info/

mohammed-Gözel qerdeşim! Seni hem sévirem hem de seninle ifitxar éliyirem… Döşümde midalımsan!

Ve olmadı!…

Şirazlı Hafız’ın bir gazeli

Kavruldu can istedi gönül olsun ve olmadı
Yandık biz bu ham arzularda ve olmadı

Sızlayarak bir gece senin meclisinin miri olurum dedi
oldum isteğiyle pespaye bir köle ve olmadı

Rintlerle oturup kalkacağım dedi
Rint oldu şarap çektik adıyla ve olmadı

Revadır eğer içimde gönül güvercini çırpına
Yolunda gördü nasıl döngüler pusular var ve olmadı

O yakut dudaklarından sarhoşça öpmek hevesiyle
Nice kanlar aktı yüreğimde kadeh misali ve olmadı

Aşkın sokaklarına sebepsiz adım atma sakın
Kendime bin bir dikkat eyledim ve olmadı

Maksut hazinesinin arzusuyla figan
Dünya harabı oldum hüzünden ve olmadı

Hayıf ve dert ki huzur hazinesi peşinde
Dilencilikler ettim çokça ikramına ve olmadı

Düşüncelerle Hafız binlerce hileler yaptı
O nigâr ram olsun arzusuyla ve olmadı

(h.h., 03/12/2013)

hafız-2

Minyatür: Üstad M. Ferşçiyan