
Nesrin Medeni, 1978 yılında Kürt bir ailede dünyaya geldi. Fars Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi.On yedi yaşındayken Aşk’ın Anısı adlı romanını yayımladı. Onun Teneşirci adlı toplu öykü kitabı 2006 Beşinci Sadık Hidayet Öykü Ödülü’ne layık görüldü. Aynı yıl karşılaştırmalı incelemesinde Furuğ Ferruhzad ile Gadettüsseman’ı eleştirel olarak ele alan “Masumiyetin toprak Sokakları” adlı kitabı yayımlandı. Mezar Doğan adlı kısa öyküsü, Altıncı Sadık Hidayet Öykü Yarışması’nda 10 üstün öykü arasına girmeyi başardı. “Sana Benzemeyen Kadın” adlı toplu öyküleri internet ortamında yayımlanmıştır.
Bu çeviriyi genç öykücülere ithaf ediyorum! (h.h.)
“aşkımı, isteğimi, nefretimi ve acımı
gömütlüğün gece gurbetinde
ölüm adlı fare kemirmiştir.”
Furuğ Ferruhzad
Ben bağcıklı spor ayakkabılardan hiç hoşlanmam.
Neden hoşlanırsın?
“Teneşire düşesin!” den.
– Babam diyor ki:
“Kimliğimde yanlışlıkla Müridi yerine Mordegi[2] yazdıkları gün ben teneşirci oldum.”
Baba diyor ki:
“Şayet Müridi olsaydım belki sokağımızın başındaki dervişin müridi olurdum.”
Ama şimdi de memnun. Ne var ki çok iyi ölü yıkayıcı olmuş. Ve sokağımızın başındaki derviş ölünce, yıkanmasına çok emek verdi. Tabanlarındaki kiri, kulak kıvrımlarındaki, göbek deliğindeki, kısaca bütün deliklerindeki, çatlaklarındaki kirleri temizleyip aldı.
Baba insan vücudunun köşe bucağını, eğrisini düzünü iyi bilir, Maman gibi. Maman, teyzemden daha çok sorumluluk sahibi. Teyzem Maman’a durmadan, “Ne zaman öleceksin?” diyor, “Seni kendim yıkayıp kefenleyeceğim ki gasilhane benden sorulsun!”
Baba hep der ki:
“İnsan her işin iyisi olmalı, ölü yıkayıcılığında bile. İyi teneşirci olmalı.”
Örneğin, benim babam çok iyi biliyor şişman bir ölünün göbek deliğini, bir güreşçinin kırılmış kulağının memesini ya da bir işçinin nasır tutmuş parmaklarını nasıl yıkasın!
Okumaya devam et “Teneşirci!”