Afgan şair Halide Furuğ’dan bir şiir

ben denizi deneyimledim
ve ellerim fışkırır
zamanın ellerinden
gözyaşı sokaklarında dolaşırım
ışığı öyle ararım ki
tırnaklarımdan kelebekler uçar

benim kırılmaya isteğim yoktur
rüzgar ve fırtına oburları sofra sererler
vatanları yoktur
ve bir gövdeleri
sade ve bencil oyuncular
boşunalık toplarlar
Mat’a Kiş dedikleri
satranç gibidir dilleri

ben bu yolculukta dikenliklere varmışım
eteğimin erguvan bahçesi tutsaktır
ey bahar
hüzünlerinin çiçeklenmelerinden şarkılar getirirsin
ey aydınlık mevsim
acaba
sesinin sevecen ebemkuşağıyla
yürekler arasında
duvar ören
çelik çizgileri
koparmaya
gücün yetmiyor mu?

yıldız çağırırsan
basamak basamak yükselirim
ve gökyüzünün hayallerine dokunurum
ben o kiraz dolu ağacım 
akkavaklar kuşkuyla bakarlar bana
ve ikrahla konuşurlar benimle
kendi köklerime dönersem şayet
yağmur
sadece yağmur uyanık kalır aklımda…

(Darice/Farsça’dan çeviri: h.h.)

Halide Furuğ
Afgan genç yeteneği Halide Furuğ, 1970, Kabil.

Yayınlanmış olan şiir kitapları:
– Mitra’nın ayaklanması
– Şimşek mevsimine bir pencere
– Fener kuşağının ellerinin kaderi
– Düş ve anı caddelerinde
– İkindi saat beşte hep

derin bir özlemle!

Değerli dostum, üstadım, edebiyatta yol gösterenim, İran’a modern eleştirel okuma kuramlarını getiren, öğreten, geliştiren, İran din devletinin canına kastettiği için yurdundan sürülen, İran Yazarlar Birliği Danışma Kurulu üyesi, PEN Kanada eski başkanı büyük şair, romancı ve edebiyat kuramcısı Rıza Beraheni’nin kendi sesiyle okuduğu bir şiirini ona, sohbetine ve sıcak meclisine olan derin özlemimle burada veriyorum. Bu şiir Beraheni’den çevirdiğim ve 2004 yılında Dünya Yayınları’ndan çıkan Kelebeklere adlı kitapta yer alan “gelmedi” adı taşır.

gelmedi

güneş gelsin diye       koşuşturdum           gelmedi
kestane renkli saçlarını kalçalarının mermerinin sıcak büyüsüne dökmüş bir delinin ardınca koştum
güneş gelsin diye gelmedi
kağıt ve duvar ve taş ve toprak üstüne yazdım okunsun diye yazı
güneş gelsin diye gelmedi
kurt gibi uludum          kurt burunu olup sokuldum zamanemin karnına          yırttım
gece gündüz yırttım           güneş gelsin diye gelmedi
nasıl da şaşılası uğursuz bir çağ       devran köpek iyesi ben köpeğim
kapıdan kovulunca      vefa damından         damladım içeri
güneş gelsin diye gelmedi
yanaklarıma zulamda aşk ettim şamarları
caddeye indiğimde
iki yanağımı         halktan yana kor çelik gibi tuttum
güneş gelsin diye gelmedi
gerçi hıçkırıklarım uykudan, acı uyku, yer yüzü çocuklarının yorgun ve tatlı uykularını kaçırdı
fakat
ne dost yanında          ne el huzurunda       ne kendi halvetimde ağlamaya yetmedi erkim
güneş gelsin diye gelmedi.

1992

(ç: h.h.)

‫رضا براهنی‬‎ ile ilgili görsel sonucu
Rıza Beraheni (13 Aralık 1935, Tebriz)