Eşi Meşi!

Bir Mesel ve bir Film!

“Goncéşkeké eşi meşi” ya da “mini minicik serçecik” olarak diyebileceğimiz bir İran meseli ya da koşmacası. Vikipedia’daki Hasan Hatemi’nin notuna göre, Kazerun lehçesinde “Eşi meşi”, “ba şah meşin, şahla oturma!”nın kısaltılmış şeklidir. Çok onurlu ve krallara eğilmeyenlere denir.

Ezgi ilk olarak ünlü sanatçı Peri Zengene, daha sonra da Ferhad Mehrdad tarafından seslendirilmiştir. Ezginin müziği ünlü müzisiyen İsfendyar Monferdzade’ye aittir. Eşi Meşi ezgisi siyasi içerikli Geveznha (Marallar, Dağ maralları) film için seslendirilmiştir. Bu film Mesut Kimyai’nin en önemli yapıtlarından biri olup baş rolünde oynayan Behruz Vosuki için ödüller kazandırmıştır. Geveznha filminin önemi İran’da baş gösteren ilk gerilla hareketi sayılan Siyahkel ormanlarındaki silahlı ayaklanma sonrasında (gerillaların tümü Şah tarafından öldürülmüştür) ve harekete gönderileri olan bir film olarak ekrana gelmiş olmasıdır.

Okumaya devam et “Eşi Meşi!”

Enerji kaynakları ve Din savaşları!

Amerika’da son günlerde haber ajansları IŞİD’in Hristiyan kadın ve çocukların başlarını kestiklerini servis ederek nefret ve kine dayalı geniş bir kamuoyu oluşturmaya başladıkları görülmektedir. Ancak bu katil örgütü kim yarattı, onlara silahları kim verdi, onları nerede kim eğitti, kim onlara siyasi hedef oluşturup ellerine tutuşturdu ve kimler hala onlara var güçleri ile yardım etmekte, bu konularda her hangi bir haber yok ve halkı bilgilendirme yok doğal olarak!!

Okumaya devam et “Enerji kaynakları ve Din savaşları!”

dün gece neredeydin?

Şiir: Mevlana
Söyleyen: Şeceryan
Ç: h.h.

can ve cihan dün gece neredeydin?, can ve cihan dün gece neredeydin?, yo yanlışım kalbimizdeydin,
ah ki ben nasıldım dün gece , ah ki ben nasıldım dün gece
ah ki sen dün gece kiminleydin, ah ki sen dün gece kiminleydin
kıskanırım keşke hırka olaydım, çünkü hırkanın bağrındaydın
kıskanırım keşke hırka olaydım, çünkü hırkanın bağrındaydın
korkarım sana sormaya, korkarım sana sormaya, “zavallı bensiz neredeydin?”
aynasın, rengin birinin yansısıdır, aynasın, rengin birinin yansısıdır,
sen tüm renklerden ayrıktın, sen tüm renklerden ayrıktın,
iyi yüzünün rengi tanıktır, iyi yüzünün rengi tanıktır
Tanrı lütfunun haremindeydin

Gazelin tümü:

can ve cihan dün gece neredeydin? / yo yanlışım kalbimizdeydin
dün hicrinden cefa gördüm / sen ki vefa sultanıydın
ah ki ben nasıldım dün gece /  ah ki sen dün gece kiminleydin
kıskanırım keşke hırka olaydım / çünkü hırkanın bağrındaydın
korkarım sana sormaya / “zavallı bensiz neredeydin?”
yeğni tinim, kaçışı anında sen / Saba rüzgarından daha hızlıydın
sensiz acı ve bela beni sardı / ola ki sen bela olaydın
iyi yüzünün rengi tanıktır / Tanrı lütfunun haremindeydin
rengin var, dünya renginden arın / sen ölümsüz rengindeydin
aynasın, rengin birinin yansısıdır / sen tüm renklerden ayrıktın

şiir: mevlana
ç: h.h.

can ve cehan duş koca budéi? / ni qaletem der délé ma budéi
duş zé hécré to cefa didéem / éy ké to soltané vefa budéi
ah ké men duş çé san budéem / ah ké to duş ké ra budéi
reşk berem kaş qeba budemi / çonké der ağuşé qeba budéi
zehré nedarem ké béguyem tora / “bimené biçaré koca budéi?”
yaré sobok ruh bé veqte goriz / tizter ez badé seba budéi
bito mera renc-o bela bend kerd / baş ké bende bela budéi
rengé roxé xubé to axér govast / der heremé lotfé xoda bud”i
reng to dari ké zé rené cehan / paki-o hemrengé beqa budéi
ayénéi rengé to eksé kesist / to zé hemé reng coda budéi

Vegan-Feminist Kamptaki Tartışmaya Dair.

morugultu

15.07.2014 / Muğla

“Eril” kelimesi erk, güç, iktidar ve de tahakküm ile ilişkili ve hatta direkt onları temsil eden bir kavram olmakla birlikte herhangi bir cinsel kimlikten bireyin de eril davranışlarda bulunabileceği/bulunduğunu kabul etmek gerekir. Zaten “eril” hallerimizin farkına varıp, onlarla yüzleşip ve mücadele pratiklerimizi geliştirmek gerekliliğini savunan ve  “eril” haller(im)le mücadele eden bir birey olarak eril davranışı asla tek bir cinsel kimliğe indirgemediğimi beyan ederim. Eril tahakkümle mücadele edilen bir alanda (yani feminist bir kampta) “eril” davranışla karşılaşıp buna tepki verilmesinin “transfobi” üzerinden okunma çabası üzücü birşey olarak görmekteyim. Elbette “seksizmden, transfobiden, türcülükten, homofobiden…” azade değiliz ve azade olduğumu iddia etmiyorum. Çünkü  içinde doğduğumuz “toplumsal yapı”, mevcut bir yığın iktidar pratiğini içselleştirmemize habitusumuz aracılığıyla neden olmuştur. “Yapı”nın içerisindeki bize dayatılan konumlara ve içselleştirdiğimiz pratiklere karşı direniş ağımızı örmeye başladığımız anda, bunlarla yüzleşerek aslında kendi içimizdeki iktidarla da her gün yüzleştiğimizi göstermez mi? Bu “seksizm, transfobi, türcülük, homofobi, bifobi…” değişen…

View original post 551 kelime daha

önce kadınlar!

Kadınların katılmadığı hiçbir toplu sosyal hareket zafere ulaşamaz. Bunu bilen Faşizm topluma saldırıya geçerken öncelikle kadınları hedef alır ve özellikle de onların bedenlerine ve özel yaşamlarına saldırır. Kapitalizmin  saldırgan diktatörlük biçimi olan faşizm, ekonomik krizlerde ve burjuvazinin halkın günlük sorunlarını dahi çözmekten aciz kaldıkları dönemlerde azar ve daha da kudurur! Faşizm korkak ve fakat yırtıcı köpek gibidir, korkar ve önünden kaçarsan daha da saldırganlaşır ve öldürücü olur. Tek çare ona karşı dayanmak ve toplumu çürümüşlükten kurtarmak için temel insani değerlere dayanarak dim dik ayakta durmaktır!

Bilim İnsanı Avcıları

“… ben bu kamayla 200 Filistinlinin kafasını kulaktan kulağa kesip başını kopardım!”

Bu yazı 24 Ağustos 2014 tarihli Macelle Hefte’nin sitesinde yayımlanmıştır. Yazıda değişiklik yapmadan aynen çevirerek veriyorum. Bunu okurken IŞİD’in baş kesmeyi hangi okulda öğrendiğini bir kez daha anlamış oldum…

“El Meyadin TV kanalından alınmıştır.

Çeviren: Ahmed Mezarei, 24 Ağustos 2014

Nükleer bilim insanlarının terörü konusu hakkındaki çevirmenin notu: Geçenlerde N.P.T. (h.h.: Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması) örgütünün sorumluları İran’dan, İran’ın Parçin askeri merkezinin sorumlularının adlarını istemiş, ancak İran bu istekleri ret etmiştir. Geçmişte İran ya aptallığı yüzünden ya da tecrübesizlikleri nedeniyle kendi bilim insanlarının birkaçının adını N.P.T’ye vermiş ve bir süre sonra o bilim insanlarının hepsi Amerika ve İsrail tarafından terör edilerek öldürülmüşlerdir.  El Cezira’nın bildirdiğine göre, 14 Haziran 2005 tarihinde Pentagon, Beyaz Saray’a bir rapor iletilmiştir. Bu raporda, Amerika ile işbirliğine yanaşmayan 500 Irak nükleer bilim insanının adının, ortadan kaldırılmaları için MOSSAD’a iletildiği kaydedilmiştir. ABD bu isimleri, N.P.T’nin Irak’ın nükleer ve toplu imha silahlarını inceleme komisyonu vasıtasıyla elde etmiştir. Amerika’nın ve İsrail’in cinayetleri hakkındaki geniş bilgilere Mecelle Hefte’nin sitesinden “Bilim insanlarının Terörü, ve Batının ‘demokrasi’ ve ‘İnsan Hakları” başlığı altında ulaşabilirsiniz.

Çevirmenin El Meyadin TV kanalından çevirdiklerinin devamı:

Okumaya devam et “Bilim İnsanı Avcıları”

O Otobüs!

Gost’un Evinin Macerası ve Ermenistan’a Giden Otobüs

 İran Yazarlarına Karşı Komplonun İç Öyküsü

 Yazan: R. Beraheni

Çeviren: H. H.

1997 yılı yazında, Simoniyan adlı bir şahıs, İran Yazarlar Birliği (İYB) Danışma Kurulu üyesi Mensur Kuşan ile, İran yazarlarını ve şairlerini orada şiir ve öykü geceleri düzenlemek ve İran edebiyatını tanıtmak için Ermenistan Cumhuriyeti’ne davet etmek üzere, temas kurmuş. O günler gerçi Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki savaş oldukça dinmişti fakat iki ülke arasındaki çekişmeler tüm şiddeti ile sürmekteydi ve her an savaşın yeniden alevlenmesi olasılığı vardı. Kuşan, konuyu İYB Danışma Kurulu toplantısında açtığında ben bazı nedenlerden dolayı gidemeyeceğimi söyledim. O nedenlerden biri, o savaş kargaşası arasında yazar ve şairlerin savaş halindeki ülkelerden sadece birine yolculuk etmeleri anlamsızdı. Diğer nedeni ise; ben İran Azerbaycan’ının en büyük kenti Tebriz doğumluyum, Ermenistan’a gidişim, dil ve edebiyat alanında Azerbaycan Cumhuriyeti ile ortak olan ve hâlâ Ermenistan savaşında ölenler için anma törenleri düzenleyen ve ağıtlar yakan kendi halkımın aleyhinde bir tavır sayılırdı. Ben Ermeniler ile asla kişisel bir anlaşmazlığım olmamıştır. Sayısız Ermeni dostum vardı ve hâlâ da var, ve günümüz Ermeni şiirini de işte bu dostlarım aracılığı ile 1964-65 yıllarında tercüme edip yayınlamışım. Doğal olarak tüm nedenlerimi Danışma Kurlu’na aktarmadım, fakat kurul üyelerinden birçoğu benim gitmeyeceğimi biliyorlardı. Ben görüşümü bildirdikten sonra, Ali Eşref Dervişiyan ve birkaç kişi daha gitmeyeceklerini açıkladılar. Merhum Dr. Gaffar Hüseyni, başka bir oturumda, yazarların bir otobüsle Ermenistan’a gideceklerini duyunca: “Hepinizi alır götürür uçuruma atarlar!” dedi. Onun bu sözü, güya otobüste yolculuk sırasında, sonradan yazarların zincirleme öldürülmesinde rol aldıkları anlaşılan dört katilden biri olduğu sonradan ortaya çıkan, şoföre bile söylenmiş. Sanki hem katil şoför ve hem de otobüsteki yazarlar korkunç bir hadisenin beklediğini sezinlemişler ve ondan haberleri vardı. Ancak 21 yazarı Héyran gediklerinde dereden aşağı uçuruma atma fikri o denli gerçek dışı algılanıyordu ki Gaffar Hüseyni’nin uyarısı bile bu yolculuğa çıkılmasını engelleyememişti.

Okumaya devam et “O Otobüs!”

İran Tecrübesi-3

Onlar Yeşildiler. Taze sürgün vermiş fidanlardılar. Devrim’in yenilgisi sonrasında, o karanlık ve zor yıllarda çocuktular, gençliğe yeni adım atmıştılardı. 2009 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ahmedinejad’a karşı koymayı bahane kıldılar, ona karşı diğer adaylardan Musevi’yi desteklediler.

yeşil-3
Milyonları buldular!

İran’da kim cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olabilir(di)? Anayasanın 115.nici maddesi şöyle der ki: “Cumhurbaşkanı aşağıdaki koşulları karşılayan siyaset ve din adamları arasından seçilmek zorundadır. İran uyruklu olmalı, müdür ve müdebbir olmalı, geçmişi temiz, emanete ihanet etmeyen, takvalı, İran İslam Cumhuriyetinin temellerine ve resmi mezhebine mümin ve inanmış olmalıdır.”

Aday olmak isteyenlerin mutlaka rejimin değişik makamlarında hizmet geçmişi olmalı, birçok kurumun ve bu arada en az meclisteki 100 milletvekillerinin onayı olmalı, Seçimleri Gözetleme Konseyi, İran İslam Cumhuriyeti Koruma ve Kollama Konseyi onayı gibi birçok koşul daha!

yeşil-4
Kadınlar ön saftaydılar!

2009 yılında, seçimlere katılabilme onayı alan 4 kişi vardı: Mahmut Ahmedinejat (Eski Tahran Belediye Başkanı, bir önceki cumhurbaşkanı ve Dini lider Hamnei’nin desteklediği aday), Mir Hüseyin Musevi (Irak-İran savaşı zamanında İran’ın Başbakanı, 1983 ve 1988 hapishanelerde cereyan eden katliamlarda iktidarda), Mehdi Kerrubi (Molla, Humeyni’nin sırdaşı, Humeyni tarafından eski parlamento başkanlığına atanan adam), Muhsin Rizai (Eski Devrim Muhafızları Genel komutanı) Seç, seç, seç… Demokratik seçim! Halk istediği adayı seçebilir!! Halk bu dört isimden bir tanesini Demokratik hakkını sonuna kadar kullanarak seçebilir!!! Hayır seçemez! Hepsi benim has adamlarım olsa dahi onların içinden birini seçemez. Ben kimi seçiyorsam odur!

Okumaya devam et “İran Tecrübesi-3”