yayla kızları!
bekleyiş kızları!
daralmış umut kızları
sonsuz yaylada
ve kıyısız arzular
daralmalarda!
yeni çardak kızları
-yüz yıllık çardaklar!-
zırhlı kuşamlarınızdan çiçeklenirseniz
deli rüzgâr
dilek atının uzun yelesini
dağıtacak…
bulanık ırmak kızları!
dumanın yüksek tavanına bin alev sütun kızları!
uzak aşklar
susku ve iş gündüzü
yorgunluk geceleri kızları!
yorulmadan koşma
gündüzü
kızları
utanç gecesi!
hangi aşkın erkeğinin giz bahçesinde ve halvetinde-
hangi heves ateşini söndüren
şükranın ruhbansı dansında
fıskiyeden kollarınızı
ağacaksınız?
yazık!
saçlar, bakışlar
boşuna
şairin sözcüklerinin ıtrını
karartıyor.
gidiş geliş kızları
sisli yaylalarda!
ar
çiy
alçakgönüllülük
sürü kızları!-
Abâi’nin yarasından
hanginizin göğsüne kan damlamıştır?
memeleriniz, hanginizin
ergenliğinin ilkbaharında onun gül açmıştır?
dudaklarınız, hanginizin
dudaklarınız
-söyleyin-
hanginizin
onun kamında gizlice bir öpüşün ıtırını saçmıştır?
çiseleyen yağmurun kara gecelerinde –ki iş yok-
şimdi sizlerden hanginiz
umutsuzluğun hoyrat yatağında
özlemin dar yatağında
düşünceli dertli sırlarınızın yatağında
sabahlarsınız
-öfke ve cesaret olan- onun anısı
ışıldatsın diye
alazlarını
açık gözlerinizde
geç vakitlere dek?
aranızda hanginiz
-söyleyin-
aranızdan hanginiz
Abai’nin[1] silahlarını
parlatıyor
öç
günü
için?
(Ahmed Şamlu, h.h.)