Azalya’nın kapak tasarımı hakkında

Arkadaş yayınevinden 2011 yılında yayımlanan Azalya adlı romanımın kapak tasarımı hakkında arkadaşlardan çok güzel ve ilginç fikirler ileri sürenler, bu arada benim de düşüncemi soranlar oldu. Kısa bir not düşmeyi uygun buldum. Grafik Kanada’da yaşayan arkadaşım Homa Bahadouri’ye[1] aittir. Tasarımını birlikte yürüttük. Yaklaşık 3-4 aylık bir çalışma ve onlarca tasarım ve değişiklik sonrasında ortaya çıktı. … Okumaya devam et Azalya’nın kapak tasarımı hakkında

Azalya üzerine söyleşi

Azalya romanı üzerine Varlık edebiyat dergisiyle yapılan söyleşi: İnsanca bir düzende işkenceye, copa, hapishaneye ve zorbaların güçlerinin bastırıcı rolünün icraları sırasında sergilediklerinin hiçbirine rastlamazsınız. Şiddeti icra eden iktidarların var olduğu toplumlarda insanca düzenin varlığından söz etmek aldatmacadır    Soru: Sizi edebiyatseverler daha çok ozan kimliğiniz ile tanıyorlar. Ancak Ölümü Gözlerinden Gördüm romanınız hayatlarında edebiyata vazgeçilmez … Okumaya devam et Azalya üzerine söyleşi

Azalya-2

İnanamıyordum bir türlü. Nasıl olurdu? Kimse bir şey söylemiyordu. Ortada bir hata olduğu kesindi. Çocuk, koridorun sonundaki kapıyı açmak istedi. Bağırdım: ‘Hayır! Oraya değil!’ Orası sorgu ve işkence odasıydı. Gözbağımı çözmeden almışlardı oraya gerçi, ama biliyordum. Biliyordum; ama çocuk beni dinlemedi. Kapıyı açtı ve kahkaha atarak koşmaya devam etti. Şaşırmıştım. Kapıdan geçtim. Kapı, yeşil ağaçlara, … Okumaya devam et Azalya-2

Azalya

Azalya, kollarını havaya kaldırarak bağırdı: “Öyleyse hepiniz duyun! Ben suçluyum!”… “Ben suçluyum! Buna ben de inanıyorum artık.”… İki kolunu kalabalığa uzattı: “Ben de en az sizin kadar aldatıldım.”… “Evet… Beni aldatan bir şeytandı… ve ben de sizi aldattım!” Kadın, Öj’ün kolunu çekerek mırıldandı: “Gel oğlum, gidelim… Bu yağmur, bu kente sonsuza kadar yağacak! Bize bu … Okumaya devam et Azalya

kara meyveler mevsimi…

Biliyor musun, ba­bamın ölümünden sonra evde bir boşluk, kocaman, soğuk bir kuyu gibi ağız açtı; hiçbir ışıkla, hiçbir gölgeyle dolmayacak bir boşluk… Evin dört bir yanını saran bu boşluğu hiçbir söz dolduramıyor, ısıta­mıyordu. Herkes de kendi içine kapanmıştı. Duvarlar, kapılar ağıt kokuyordu; ağlamalar, inlemeler yükseliyordu her yerden. Her haf­ta sonunda, kadınlar salonda –hani babamın öğleden … Okumaya devam et kara meyveler mevsimi…

şiddet ve insanca düzen!

Şiddeti icra eden iktidarların var olduğu toplumlarda insanca düzenin varlığından söz etmek aldatmacadır Azalya romanı üzerine yapılmış olan bir söyleşim: İran’da neler oldu? Buna yakından tanıklık edebilmek için Azalya okunmalı. Azalya’da neyin üzerinde duruldu? Bunu öğrenmek için bu söyleşiye göz atmaya değer! Azalya üzerine söyleşi  

Çomak ve Çomakçı!

Erdelan, çoraplarını katlayarak bavulun kenarlarına yerleştirdi: “Hep böyle sıcak tut ilişkilerini! Senin, ailene, Şah Âlâ Hazretleri’ne sırt çevirdiğini, kendilerinden biri olduğunu sansın… Bu çok önemli! Anlıyor musun?” “Evet, anlıyorum!” “Anlamıyorsun! Bunu da anla, anlamaya çalış, çabala! Sana gereken talimatı daha sonra göndereceğim… Yakında, çok önemli olaylar olacak. Düşün ki, mesela bir savaş çıkacak! Bu devletin … Okumaya devam et Çomak ve Çomakçı!

İran Tecrübesi-3-2

Soru budur: Din devleti mi, sosyalizm mi? Rusya’da 1905’te meşrutiyet ilan edildi. Çarlık büyük darbe aldı ve Duma kuruldu. Lenin’in başını çektiği Sosyal Demokratlar (Marksist sosyalistler) toplumsal hareketi sosyalist devrime yönlendirme mücadelesine giriştiler. Rusya’nın kapı komşusu İran’da Meşrutiyet Devrimi 1906’da patlak verdi. Devrimin başını çeken, hep devrimlerin kaynağı olan Tebriz’di. Nitekim Sattar Han ve Meşrutiyet … Okumaya devam et İran Tecrübesi-3-2