Azalya’nın kapak tasarımı hakkında

Arkadaş yayınevinden 2011 yılında yayımlanan Azalya adlı romanımın kapak tasarımı hakkında arkadaşlardan çok güzel ve ilginç fikirler ileri sürenler, bu arada benim de düşüncemi soranlar oldu. Kısa bir not düşmeyi uygun buldum.

homaGrafik Kanada’da yaşayan arkadaşım Homa Bahadouri’ye[1] aittir. Tasarımını birlikte yürüttük. Yaklaşık 3-4 aylık bir çalışma ve onlarca tasarım ve değişiklik sonrasında ortaya çıktı.

Zemin siyah, kara, karanlıktır. Bu zemin bir döneme, bir zaman dilimine, bir düşünce tarzına ya da bir kültürel zemine gönderi yapmakta. Romanın temel tematiğinden yararlanarak yaratılan bu tasarımla ilgili bütün düşünceler işte bu karanlık zeminde kendini göstermekte. Zeminin rengi, bütün sayfayı kapsayan ve mutlak karanlığa gönderi yapan bir siyahlıktır.

Romanın adı kırmızı, kızıl renkte yazılmıştır. Bu kırmızılık ya da kızıllık ateş, kan ve isyan göstergesi olarak seçilmiştir. Azalya sözcüğünün fontu yumuşak, dışa dönük ve hareketlidir ve dişil bir duruşu simgelemekte. Yazarın adının da aynı renkte oluşu, yazarın kaderinin de bu yazının kaderiyle ortak olduğunu belirtmek içindir. Ancak font değişmiştir. İnce olsa da daha katı bir hal almıştır.

Karanlık zeminin sol üst köşesinde bir yanma durumu cereyan etmekte. Sol üst seçilişinin nedeni, geçmişe ait olduğunu azalya-kapak-ve önemli oluşunu vurgulamak ve tarihsel yanını göstermek içindir. Yanan, muhtemelen bir kağıt ya da kitaptır. Yazılı bir metindir. Bu metin tarihsel bir metin olabilir, bir edebi eser ya da kutsal bir yazıt da olabilir. İpucu yok. Okur, romanın metninde belki buna ait bulgulara rastlayabilir. Ama bu yanma olayı, yanıklık ve yanışla birlikte ve aynı anda önemli birkaç olay cereyan etmekte ve bunkara ait bulgular karanlık zeminde belirmektedir. Birinci bulgu şu ki, alevler yukarıya doğru değil, aşağıya doğru ilerlemekte, sürüklenmekte, damlamakta ve alaşağı alazlanmakta. İkinci önemli bulgu alevlerden -özellikle yangının iki ucundakiler- el biçiminde oluşudur. Bir şeye mi işaret etmekteler, bir duaya mı kalkarken tepetaklak olmuşlar, yoksa bir şeyi mi düşürmekteler, bilinmiyor. Alevlerden en büyük olanı, bir divitten çıkmış erimekte olan kalem ucuna benziyor. Cereyan etmekte olan olayla ilgili üçüncü önemli bulgu damla devinimi gösteren alevdir. Bu alevden damlaya dikkat edildiğinde, bunun yanan çıplak bir kadın siluetine ait olduğu fark edilmekte … dikkatli olunmazsa –romanın metninde olduğu gibi- birçok gönderi kolaylıkla gözden kaçabilir. İlginç olan şu ki bu çıplak kadının saçları tepetaklak olmamış ve elleri yanında ve vücut kıvrımları neredeyse dans eden bir kadının figürünü andırır gibidir.

Tüm bu gönderiler romanda yerini bulmakta. Hiçbir çizgi boşuna atılmamıştır.

Bu bahaneyle bir kez daha dostum, değerli sanatçı arkadaşım Homa’yı candan kutlamak isterim.


[1] Homa Bahadouri. Grafiker, ressam, Kanada. İletişim adresi: hbahadouri@rogers.com

Yorum bırakın