Yüreği kan olanların halini kim dillendirir yine
Testinin kanının hesabını felekten kim sorar yine
Mey içenlerin gözünden utansın
Şayet sarhoş nergis biter de açarsa yine
Şarap testisinde oturan Eflatun’dan başka
Hikmetin sırrını yine kim söyler bize
Kim ki lale gibi kadeh dolaştıran olsa
Bu cefadan yüzünü kanla yıkar yine
Kalbim bir gonca gibi açmaz şayet
Bir kadeh dudağından öpmezse yine
O kadar çengi perdede söyledi sözü
Kes saçlarını ki ağlayıp inlemesin yine
Hafız testi Beytü’l Haramı çevresinde
Ölmezse çevresinde başla döner yine
Doksanlı yılların ortasında Baba Tahir grubunu kuran Seyyid Halil birçok icralar yaparak gelirini hayır kurumlarına bağışlamıştır. 1992 yılında Ahmed İbadi’nin vasiyeti üzerine onu toprağa verme törenine katılmak üzere Tahran’a giden Seyyid Halil bir daha doğduğu şehre dönmemiştir. O Sevar Sevar, Dördüncü Semah, Coloşahi ve Han Emiri makamlarında ustalık payesinde eserler vermiştir.
Seyyid Halil 2000 yılında altı aylık ikamet için İsveç’e gitmiş, ikametini bir yıl daha uzatarak orada yaşamıştır. İran’a dönmeye birkaç hafta kala 19 Kasım 2001 yılında bilinmeyen şahıslar tarafından İsveç’in Göteborg şehrinde katledilerek evi ve cansız bedeni ateşe verilmiştir.
Ondan kitap olarak Geçmişten Şimdiye Tambur, Yari Risalesi, Hz. Şeyh Emir ve Hz. Teymur Banyaran’ın Kelamlarının Dakik Tercüme ve Tefisirleri kalmıştır.
Seyyid Halil İran’da ve dünyada irfan, sulûk yolu yolcusu olarak tanınır. O genç yaşta İran’ın Kalenderi Dervişlerinin mürşitliği derecesine yükselmişti.
Radyo Farda’da yayınlanan bir programa göre, “Göteborg’a yakın Frölunda’da bir binanın küçük bir odasında bir yandan tambur dersleri verirken diğer kültürel faaliyetlere katılırdı. Pazar günü derslerini verdikten ve öğrencilerin oradan ayrılmasının ardından evi terk etmeden öldürülüp evi kundaklanarak bir kaza süsü verilmek istenmişse de araştırmaları bir cinayet ve kundaklamayı göstermiştir. Ceset tam yanmış olarak ve odanın tamamı yanmadan müdahale edilebilmiş.”
Seyyid Halil İran’ın Türkmen Aleviliği Yâresân inanışına mensup olduğu bilinir. Ehl-i Hak, Yâresân, Yariler olarak adlansa da İran, Irak ve Türkiye’de Yâresân dışındakiler onları Kakei, Sarlı, Tayfasan, Göran, Gören, Kızılbaş, Niyazi, Ehl-i Niyaz, Ehl- Sır, Sır Talibi, Şamlu, Hacevend, Galat, Ali Allahi olarak da adlandırmışlardı. Yâresân inanışı İslam’dan önceki kimi inanışlara benzerlik gösterse de daha çok on ikinci yüzyılda Sultan Sohak (Sultan İshak) tarafından başlatıldığı bilinir ve kendi inanışlarını ezeli ve ebedi olarak bilen Yâresân ehli Sultan Sohak’ı ya da (Sultan İshak’ı) kutsal, kerem sahibi ve hakikat sultanı bir şahsiyet olarak kabul ederler.
Sarhoşlar ayinine göre toprağa verin beni
Harabat suyuyla yıkayın tenimi
Sonra sarhoş omuzlara bırakın beni
Asmadan bir tabuta koyun
Harabat yolunda toprağa verin beni
Mezarıma şaraptan başka dökmeyin
Matemimde rebaptan başka getirmeyin
Sakın azizlerim benim ölümümde
Ağlamasın çalgıcıdan ve çengiden başka
Hafız sen de sarhoşluktan yüz çevirme
Sultan bile harap olandan haraç almaz
Şiir: Şirazlı Hafız, Söyleyen: Seyyid Halil Âlinejad, Farsçadan çeviren: h.h.
Önemli Bir Not: İlk icradaki şiirin ilk satırının ikinci dizesinde Seyyid Halil “Şarap testisi (Hom)” yerine “Cem” sözcüğünü kullanmıştır