– Kendime soruyorum: Hayali bir ülkede ne zaman mevcut düzen içindeki yasalara göre suçlar artar?
– Neden hayali bir ülkeden söz ediyorsun?
– Sorunun bu parçasını geç… sen de bilirsin niye…
– Tamam… sorunun ne zaman sonrasını yanıtla!
– Yanıtlıyorum: Çok basit… toplumda yasaklar artınca ve işlenen suçlara karşı suçluluk algısı azalınca…
– Nasıl yani?
– Şöyle: yazılmamış yasalara göre güçlülere karşı ayrıcalık tanınan bir toplumda zorbalık çeteleri hayatın tüm alanlarında cirit atarlar. İşçiyi ve köylüyü ezen bir devlet örneğin aracılar-tefeciler, gıda-ilaç vs mafyaları, uyuşturucu kaçakçılık baronları ya da örneğin çek-senet mafyası, arsa mafyası gibi zorba çeteler karşısında “hareketsiz” durarak (ve böylece onları destekler ve korur duruma gelen) halk karşısında aciz duruma düşen devletlerin hüküm sürdüğü ülkelerde insanlar devlet tarafından uygulanan adaletsizliği ve zorbalığı ve zorbaları kollanmayı yaşadıkça kendi adaletlerini kurma ve icra yoluna giderler ve sonuç olarak orman yasaları uygulanmaya başlar ve en zayıflar, en güçlü olan söz konusu devlet tarafından suçlu olarak cezalandırılırlar! Bu durumun süreklilik kazanması toplumsal güveni kökten çürütür! Islaha kalkışanların başı ezilir ve zorbalık düzenini koruyan devlet düzenbazları işte o zaman ancak diktatörlüklerini ve korku rejimlerini artırarak hükümlerini sürdürebilirler.
– Sonuç?
– Sonuçta ya toplum çürümüşlükler içinde çöker ya da hüküm sürenler eskisi gibi hüküm süremezler ve de daha önce hükümlere boyun eğenler boyun eğmez olurlar… bunların sonucunda ya başka devletler o devletin egemenliğini elinden alır ve ülke bağımlı zavallı bir duruma düşer ya da halk devrim yaparak yeni toplumu oluşturmak üzere kendi kaderini elline alır
– Bu kadar mı?
– Devamı var… ama şimdilik bu kadar!
– Ah canıııım
– Rahmetli Kemal Sunal’ı anımsattın bana!
– sen de bana… neyse!
– neyse!
(h.h.)
sardunyalar.com 