Bu çocuk senin çocuğun olabilirdi, senin kardeşin… Yağmacıların, işgalcilerin utanması yok! Onlar insanları katletmeyi kendilerine iş edinmişler! Acımasızlar, gözlerini dolar bürümüş… onların tanrısı, dinleri, imanları, varlık nedenileri dolardır! Onların yüreklerini doğa sevgisi, insan sevgisi değil sermaye ve kar sevgisi doldurmuş… onların elleri diresklerine kadar çocukların ve masum, mazlum insanların kanına boğulmuş! Egemen devletlere hangi bahaneyle olursa olsun saldırmak, ya da savaşı haklı göstermek sermayenin oyununun bir parçasıdır… Savaşa hayır demek bir insanlık borcudur… fosfor ve uraniyum bombalarıyla sesimiz kesilmeden Hayır demek gerek…
Kapıları çalan benim
Kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
Göze görünmez ölüler.
Hiroşima’da öleli
Oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
Büyümez ölü çocuklar.
Saçlarım tutuştu önce,
Gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
Külüm havaya savruldu.
Benim sizden kendim için
Hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
Kâat gibi yanan çocuk.
Çalıyorum kapınızı,
Teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
Şeker de yiyebilsinler.
(Nazım Hikmet)
Bu şehir sizin yaşadığınız şehir olabilir… İsrail’in Gazze’ye, Amerika’nın Bağdat’a yağdırdığı bu fosfor bombaları, uraniyum bombaları senin evine yağabilir. Savaşa Hayır de… Göğüsünü gererek insan olduğunu haykır ve insanı koru, doğayı koru… Şayet Tanrıya inanıyorsan Tanrının yarattıklarını bu zalimlerin katletmesine sessiz kalma! Untuma zalimlere karşı susanlar zülmun ortağıdır!
azıcık duyarlılık yetecek..azıcık!