tespih (öykü)

Bu öykü Dünyanın Öyküsü dergisinin 2. sayısı (Nisan-Mayıs) sayısında yayımlanmıştır:

Küçük beyaz kemiksi taneyi ince uçlu matkapla deldi. Üfledi. Tek gözüyle açtığı deliğe baktı. Kenarları tırtılmış mavi plastik tabaktan kemiksi taneleri birer birer alarak mumlu ipe dizmeye başladı. On bir sağlam tane, bir kırık parçadan oluşan nişane, tam otuz üç taneyi ipe dizdi. Mumlu ipe düğüm attı. Püskülden önce dizeceği imameyi düşündü. Uygun imame bulamadı. Belini doğrulttu. Bel kemiklerindeki sızı yüzüne yansıdı. Uzun ahşap masanın arkasından kalktı. Lastik terliklerini sürükleyerek eski merdivenleri çıkarken imame tanesini düşünüyordu.

Okumaya devam et “tespih (öykü)”

iki heykele bir öykü

Lenin heykellerinin yıkılışı ve sana dairdir

1 Mayıs 1992- Scarborguh
h.h.

*

altın başaklar mevsimi bitmişti
geçtiği yol diz boyu kardı
sarı-siyah karpuz şişeli lambada
tek fitilli alev yalpalayıp titriyordu
tipi yeni inmiş vuruyordu,
gecenin zulasında aç kurtlar uluyordu
ve o biliyordu cam yok pencerede
biliyordu tencerede,
bir su kaynar, bir patates.
bir su kaynıyordu
yarım bardak yeterdi sabah tıraşına...
 Okumaya devam et "iki heykele bir öykü" 	

SİVAS DAVASI DÜŞTÜ

KALSIN BENİM DAVAM, DİVANA KALSIN!

Ben de şu dünyaya geldim geleli
Kalsın benim davam divana kalsın
Yaradan Allah’tır benim vekilim
Kalsın benim davam divana kalsın

Yorulan yorulsun ben yorulmazam
Derviş makamından ben ayrılmazam
Dünya kadısından ben sorulmazam
Kalsın benim davam divana kalsın

Ben de vekil ettim Bari Huda’mı
O da kulu gibi zulüm ede mi
Orda söyletirler br bir adamı
Kalsın benim davam divana kalsın

Mümin müslim devşirir de cem olur
Anda sınık yaralara em olur
Kara taş erir de safi gem olur
Kalsın benim davam divana kalsın

Pir Sultan Abdal’ım dünya kovandır
Gitti adil beyler kalan avamdır
Muhammet divanı ulu divandır
Kalsın benim davam divana kalsın

Kalsın benim davam divana kalsın
Yaradan Allah’tır benim vekilim
Kalsın benim davam divana kalsın

Yorulan yorulsun ben yorulmazam
Derviş makamından ben ayrılmazam
Dünya kadısından ben sorulmazam
Kalsın benim davam divana kalsın

بو منم

منم آلوولوُ کؤینه گی اگنینده گئومات

من کی زردوشتون عدالتینه بویوُن اگمیش موغام

ظالم کوُروُشلارین سارایینا اود وورموغا قالخمیشام

منم ماد قوشوُنلارینین باشجیسی گئومات

سئپیتامه نین سسی وار سسیمده

او سس کی دونیا وار اولدوُقجا بوُ ماوی گؤیون آلتیندا قالاجاق

منم گئومات

منه ضحاک دئدیلر

ایکی چیگنیمه ایکی ایلان قوندوردولار

جاوان بئینی یئدیردیم دئدیلر

یالان دئدیلر Okumaya devam et “بو منم”

Bir Bob Dylon’ı çeviri denemesi

Bob Dylon:

Blowin’ In The Wind

How many roads must the man walk down
Before you call him a man?
How many seas must the white dove sail
Before she sleeps in the sand?
Yes, ‘n’ how many times must the cannon balls fly
Before they’re forever banned?
The answer, my friend, is blowin’ in the wind,
The answer is blowin’ in the wind.

How many years can a mountain exist
Before it’s washed to the sea?
Yes, ‘n’ how many years can some people exist
Before they’re allowed to be free?
Yes, ‘n’ how many times can a man turn his head,
Pretending he just doesn’t see?
The answer, my friend, is blowin’ in the wind,
The answer is blowin’ in the wind.

How many times must a man look up
Before he can really see the sky?
Yes, ‘n’ how many ears must one man have
Before he can hear people cry?
Yes, ‘n’ how many deaths will it take till he knows
That too many people have died?
The answer, my friend, is blowin’ in the wind,
The answer is blowin’ in the wind.

Çevirisi:

Rüzgârda uğulduyor

İnsan ne kadar daha yol almalı
Ona insan densin diye?
Beyaz güvercin kaç denizde yelken açmalı
Kumsalda uyumadan önce?
Evet, ve kaç kez daha havan topları havalanmalı
Sonsuza kadar yasaklanmadan?
Yanıt, dostum, rüzgârda uğulduyor
Yanıt rüzgârda uğulduyor
 
Bir dağ kaç yıl var olabilir
Denizlerde yok olmadan?
Evet, ve insanlar kaç yıl daha var olabilir
Özgür olmalarına izin verilmeden önce?
Evet, ve bir insan kaç kez başını çevirebilir
Ve görmezden gelebilir?
Yanıt, dostum, rüzgârda uğulduyor
Yanıt rüzgârda uğulduyor
 
Bir insan kaç kez yukarı bakmalı
Gökyüzünü gerçekten görebilmesi için?
Evet, ve bir insanın kaç kulağı olmalı
İnsanların ağladığını duyabilmesi için?
Evet, ve kaç ölüm geçmeli ki o
Birçok insanın ölmüş olduğunu anlasın?
Yanıt, dostum, rüzgârda uğulduyor
Yanıt rüzgârda uğulduyor
(h.h.)

Sivas, Zamanaşımı, 1 gün!

Size soruyorum Baylar!
Sizin babanız, anneniz, kardeşiniz, sevgiliniz, kızınız, oğlunuz planlı bir şekilde yakılarak öldürülseydi hâlâ bunca sene sonra katilleri bulamadık mı diyecektiniz? 

Hâlâ “Madımak yangını” diyorsunuz! Diyemiyorsunuz bu halkın 36 aydınının, yazarının, sanatçısının planlı bir şekilde yakılarak katledilişi… Diyemiyorsunuz değil mi? Neden? Baylar, çıkın açık açık söyleyin! Her şeyi söyleyin… Cesaretiniz olsun, yaptık deyin! Karanlıklarda saklanmayın! İnanın baylar, o karanlıklara bir gün güneş ışıyacak ve bütün köşe bucak aydınalancak! Baylar mağaradan kaçan yarasaları gördünüz mü?

Zaman aşımı ha? Belki yarın bu davanın dosyaları resmi mahkemelerce rafa kaldırılacak, ama ya vicdan mahkemelerinde?

Baylar, hepimiz bir gün ölüp gideceğiz, ama tarih her şeyi yazacak… Lanetlerin kime yağacağı belli olacak! Kimin Hızır Paşa’nın yanında kimin Pir Sultan’ın ve halkın yanında, kimin zalimin ve kimin mazlumun yanında olduğu anlaşılacak! Her devranın bir Kerbela’sı var baylar… unutmayın! Çünkü bu halk da unutmayacak!

lalım bundan sonra!


bir şiirsin yenibaştanlanan
bir şiir dağ kekiği

nasıl emziriyorsun bu sözcükleri
hiçbir şiir senin dudaklarında sonlanmaz         sürgün sürgün içinde

biten nedir kulak memelerinde

Zeliha cesaretidir şarkıların
korkak aşkları utandırır

dağ kekiği dedim sere serpe          tül perde            kınalı rüzgar        bedir tepeler
orada sözcükler bitmiştir dilimde               lalım bundan sonra!
(h.h.)