Gülistane’de

Sohrap Sepehri’den çevirdiğim bir şiir:

Gülistane  (Golestane) şair Sohrap Sepehri’nin doğduğu, İran’ın Kaşan’a bağlı Çınar kasabasının küçük bir köyüdür. Aşağıda Sepide’nin Gülistane’den çektiği bir fotoğrafı ekliyorum…

Aaah! ne geniş vadiler!
aaah! ne yüce dağlar!
Mis gibi ot kokardı Gülistane ne hoş!
Ben bu vilayette, bir şeyin peşindeydim:
Belki bir düş
Bir ışığın, bir çakılın, kim bilir belki de bir gülüşün.
 

Okumaya devam et “Gülistane’de”

ben ne bileyim…

Mansur Hallaç’ın sesine ses diye Mevlana’nın gazellerinden.

Bana kiminlesin dersin ben ne bileyim
neden böyle mecnunsun? Ben ne bileyim
Böyle zavallı düşmüşken aşkıma
nasıl kalkışırsın? Ben ne bileyim
Ben aşkının denizlerinin dalgalarında
nerdesin dersin, ben ne bileyim
Şayet öldürülmüş tanrıysan, dersin
tanrılıktan neyin var, ben ne bileyim
Ne ararsın artık, dersin 
ışığın ötesinde, ben ne bileyim…
Bu kafeste işin ne, dersin
havaların kuşuysan şayet, ne bileyim
Benim doğru bir yolum vardı yitti gitti
o Hatai Türk’ün yüzünden, ne bileyim
Bir gece ansızın çaldı Şems-i Tebriz
tek olan benden ikiyi, ne bileyim
(h.h.)