Bugün gazetelerde kısa bir haber vardı: “Eski Türkiye ve ilk Avrupa Güzeli Günseli Başar, 81 yaşaında İstanbul’da yaşama gözlerini yumdu.” Bu belki sıradan bir haberdir. Ancak bu ölümün başka bir olayla ilintili olduğunu görünce bunun “yazık!” dedirtecek türden ve bir o kadar “hayıflandırıcı” olduğunu duyumsadım. Paylaşıyorum.
Hürriyet gazetesinin 9 Ekim 2012 tarihli bir haberinde şöyle yazıyor:
“İstanbul Üniversitesi rektörlük binası önünde 57 yıl önce büyük bir heyecanla açılışı yapılan Atatürk ve Gençlik Heykeli’ndeki kadın ve erkeğin gerçek kimliklerini kaç kişi biliyordur acaba?
‘Atatürk ve Gençlik Heykeli’nin, unutulup gitmiş hikayesinin üzerindeki tozu, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ergün Yolcu üfledi. Üniversitenin tarihiyle ilgili hazırlanan bir kitap için başladığı araştırma taaa 1951 yılına kadar uzandı.
Heykelin hikayesi, 3 Mart 1951 yılında Milli Türk Tale Birliği Yönetim Kurulu’nda, (MTTB) Atatürk’ün 13. ölüm yıl dönümünden bir gün önce alınan bir kararla başlıyor. MTTB, İstanbul Üniversitesi’nin bahçesine bir Atatürk ve Gençlik anıtı yapılacağını, bedelinin kendileri ve İstanbul Üniversitesi tarafından karşılanacağını duyuruyor
1951 yılının Aralık ayında öğrencilerden oluşan 3 kişilik bir ekip Ankara’ya giderek Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Yardımcısı Samet Ağaoğlu ve Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri ile görüşüyorlar. Heykelle ilgili duyurular sadece İstanbul Üniversitesi’nde değil, Türkiye’nin dört bir yanında büyük heyecan yaratıyor. Genlik sanki seferberlik başlatıyor. Türkiye’nin dört bir yanından bağışlar geliyor. İlkokul, ortaokul, lise demeden eğitimin bütün kademelerinden öğrenciler heykelin yapılması için el ele veriyor. Harçlıklarını, bayram paralarını heykel yapımı için MTTB’ye gönderiyorlar. Ocak 1952’de yardım miktarı 80.000 TL’yi buluyor. Ancak bu rakam yeterli gelmiyor ve heykelin tamamlanması için yaklaşık 150 bin TL’ye ihtiyaç olduğu hesaplanıyor. Kalan miktarı bulabilmek için öğrenciler organizasyonlar düzenliyor.
Projenin tamamlanması için Beşiktaş Futbol Kulübü ile varılan anlaşma sonucu, yapılacak spor karşılaşmalarından bağış toplanıyor. “Atatürk Heykeli’nin Yapılması Menfaatine” adı altında yapılan bu karşılaşmalar, 1953 yılının Nisan ayı sonuna kadar devam ediyor.Hukuk ve İktisat Fakültesi Dernekleri, fakülte kantinlerinde hafta sonları çay partileri düzenleyip elde edilen geliri heykelin yapımında kullanıyor…”
Ve yazı devam ediyor: “…1952 Şubat ayında Atatürk Heykeli için proje yarışması açıldığı, yarışmanın 3 ay içinde tamamlanacağı ve ödül olarak da yarışmanın ikincisine 2.000 TL, üçüncüsüne 1.500 TL verileceği açıklandı.
Birinciliği kazananlar için, yaptıkları heykelin İstanbul Üniversitesi’nin bahçesinde yer alması en büyük ödüldü. Yarışmayı, heykeltıraşlar Yavuz Görey ile Hakkı Atamulu’nun ortak hazırladıkları eser kazandı. Anıt, 19 Mayıs 1955’te binlerce öğrencinin katıldığı coşkulu bir törenle açıldı.
Doç. Dr. Ergün Yolcu, anıtın öyküsünü araştırken, o heykelin yapımında modellik yapan genç kadınla erkeğin de kim olduğunu öğrenci. Atatürk’ün sağında yer alan kadın, 1952 yılı Avrupa ve Türkiye Güzeli Günseli Başar’dı. Solundaki erkek ise 1953 yılı Türkiye Vücut Geliştirme Şampiyonu Reşit Örer’di. Günseli Başar şu sıralar Bodrum’da, Reşit Öre ise ABD’de yaşamını sürdürüyor.
1953 Şubat ayında harcında kullanılması için ses sanatçısı Gülter Bilis tarafından Atatürk’ün Selanik’teki evinden toprak getirilen heykelin 23 Aralık tarihinde montajına başlanıyor… Heykelde Atatürk’ün sol kolunu daima ileriyi hedeflediğini simgeleyen bir biçimde havaya kaldırdığı görülüyor. Üzerinde de bilgeliği ve eğitimi temsil eden kıyafet var. Atatürk’ün sağındaki, elinde bilginin aydınlığını simgeleyen bir meşale tutan heykelde modern kadını temsil eden genç kız, ileriye doğru adım atarken tasvir edilmiş. Atatürk’ün solunda ise, elinde ulusal devleti simgeleyen bayrağı taşıyan genç bir erkek heykeli bulunuyor.”
Kolay unutamiyacagim kadindi Günseli Basar. Ilk defa 1952 de Roma’ya hareketinden 2 hafta önce Kadiköy vapurunda karsima oturdugunda tanismistim kendisi ile. Sonra bir gün ’70 senelerinde Isvicre’de tahsil eden kizini tayyareye refakat ettiginde tekrar gördüm. 2002 den sonra Bodrum’da tekrar karsilastik. Arkadaslarimla yemege gittik. Sihhati bozuldugunda Istanbul’a yerlesti. Sonra kendisiyle ancak telefonla görüsebildim. Vatan sevgisi, milliyetciligi, bilhassa asaletiyle unutulmayacak insandi Günseli Basar. Bana verdigi ortadaki imzali resmini odamda saklarim.
Dr. Azmi Güran. Ph.D., Prof.El.Eng.
Değerli Dr. Azmi Güran Hocam… Aktarmış olduğunuz hüzün dolu anekdot için teşekkür ederim. Güzel insanlar anımsanır hep! Saygılarımla.