son basamak…

ölmek için

beni sümbülteberlerin, nergislerin ortasında koyma

bırakma beni                        dünya sularına

galaksilere de                      bırakma beni

beni önce verev süzülen bakışın bileziğinden geçir

ve kırık dökük taş merdivenlerden gölgeleri rüzgarda esen eski ağaçlara doğru  yukarı kaldır öte yana

kimseye gösterme beni ne kızıma ne kardeşlerime ne kız kardeşime ne oğullarıma

odada yataklarında uyuyanların ne kadar tuhaf suratları var

ne kadar yorgunum

beni son basamağa bırak ve in

ve meyve ve çiçek ve hurmayı al götür

yeri burası değil

senin ayak sesin dünyanın sonu yapraklarının dökülüş mevsimindeki turna kanatlarından dökülen  teleklerin sesidir

senin gidişinin sesi bitmiştir şükür

ne kadar yorgunum

uzun dinlenmeye ihtiyacım var

beni çölün ruhunun sırtına bindir

uzun dinlenmeye ihtiyacım var

beni çölün ruhunun sırtına bindir

git

ertesi gün gelmek istersen gel ve bir ayna getir

benim iç çekişlerimin resimle durdur ve döndür

ki ben

yokmuşm.

benim ahlarımın resmini de gör

gör seksen yaşındaki küçük kız                   kumaştan oyuncak bebek   

nasıl yüzü koyun yerde

sonra beni benim etrafımda döndür

ve o verev süzülen bakışın bileziğinin ortasında durdur

durdur ve döndür

ki ben

yokmuşm.

Rıza Beraheni

Çeviren. h.h.

son basamak…” için bir yorum

Yorum bırakın