Kara Balık denizden dönmedi: görsel rivayet -3-

Samed Behrengi’ye ne oldu?!

Azade Ahlaki’nin görsel rivayetinde Samed Behrengi’nin ölümü canlandırılmıştır. Bu proje hakkında daha önce bu yazı dizisinin birinci bölümünde bilgi verilmiştir.

‫صمد بهرنگی – ۱۲ شهریور ۱۳۴۷ – رودخانه ارس، ایران | Samad Behrangi – ۰۳ September 1968 – Aras River, Iran | Detail‬‎ ile ilgili görsel sonucu

Araz Araz ay Araz sultan Araz xan Araz
Seni görüm yanasan bir derdimi qan Araz

Araz’ı ayırdılar, qumuyla doyurdular
Men senden ayrılmazdım, zoruyla ayırdılar

Araz senden kim kéçdi, kim qerq oldu kim kéçdi
Felek gel sabit éyle, hansi günüm xoş kéçdi

Haraylar ay haraylar, bir ulduzlar bir aylar
Deryada bir gül bitib, susuzundan haraylar!

Samed gelir güle güle, bax döşünde qızıl güle
Her elinde bir kitap, çönderir bizim dile

Samed Behrengi’nin trajedisi 3 Eylül 1968 yılında cereyan etti. Hadise duyulduğunda aydınlar arasında herkes “Şah, Samed’i öldürdü!” söylentisi yayıldı. Celal Al Ahmed o zamanki Areş Dergisi’nde “Samed yüzme bilmezdi ki! Neden bu mevsimde Aras’ta yüzmeye gitsin?” diye yazdı. İran şoktaydı. Azerbaycan köylerinin çocukları öğretmenlerini yitirmişlerdi. Küçük Kara Balık denizden çıkamamıştı!

Samed Behrengi 22 Haziran 1939 tarihinde Tebriz’in eski yerleşim yerlerinden Çerendab Mahallesi’nde yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası İzzet mevsimsel işçilik yapardı ve genellikle de koyun yünü eğirerek ailesini geçindirirdi. Bazen de su tulumu omuzlarında Vazal (Tebriz tren istasyonunda) Ruslara, Osmanlılara su satardı. İşsizlik sonunda onu göçe zorladı ve o Baku’ya gitti ve bir daha geri dönmedi. Ailenin bütün yükü annenin, Sara Hanım’ın omuzlarında kalmıştı: Samed, iki erkek ve üç de kız kardeş.

Samed ilkokul ve lise eğitimini bitirdikten sonra 1955 yılında Tebriz’in Erkek Başlangıç Yüksekokulu (Daneşseraye Moqaddemati Peseran). İki sene sonra oradan mezun olduğunda 18 yaşında bir öğretmendi. Mesleğinin başından, ömrünün sonuna kadar koltuğunda kitaplarla o köy senin bu köy benim dolaşıp durdu.

Azerşehr, Mamağan, Gövgan, Axırcan ve diğer birçok köyü gezdi durdu ve oradaki çocuklara yazıp okumayı öğretti. Samed: “Yüksek okuldan mezun olunca köye gittim ve orada anladım ki yüksek okulda hocaların bize anlattıkları baştan sona  zırvaydı ve tümünü unutmaya karar verdim. Anladım ki öğretmenliği kendi yanımda öğrenmeliyim, öyle de yaptım!”

Samed ilkokulda Azerbaycan’ın köylerinde öğretmeye mecbur olduğu Farsça kitaptan örnek vererek, Eğitim Sorunları Üzerine bir İrdeleme adlı kitabında şöyle yazar: “Bu basit örneği okuyun ve neden verilen eğitim süresinde Azerbaycan okullarında bu kitabı öğretmenin mümkün olmadığını anlarsınız: Kitapta bir resim var. Bir yerden su akıyor. Altında da yazmışlar “Ab”. Fars bir çocuk bunu görür görmez “Ab”ın ne olduğunu anlar. Hemen Ab der. Öğretmenin yardımıyla şekildeki ile yazıdakinin aynı yani Ab olduğunu kavrar. Bu kadar basit. Ama Türk çocuğu bu resmi gördüğünde diyecek: Su. Öğretmen ona su dememesi Ab demesi gerektiğini anlatacak. O çocuk o ana kadar su demiş ve su duymuş, abın su olduğunu anlaması için bir saat geçer… … diyelim ki o bir saat içinde abın su olduğunu anladı, ama eve gidince su yine su olacak, ertesi gün abı unutmuş olacak ve zavallı öğretmen…

1958 yılında Tebriz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi gece bölümünde İngilizce Dil ve Edebiyat eğitimine başladı. Öğretmenliğini yürütürken okuluna da devam edip 1962 yılında mezun oldu.

Samed daha 19 yaşındayken Alışkanlık adlı ilk öyküsünü yazdı. Bir yıl sonra Azerbaycan mesellerinden yararlanarak S. Qaranquş mahlesiyle Telhun adlı öyküsü Ahmed Şamlu’nun yönetimindeki Hafta’nın Kitabı’nda yayımlandı. Ardından Adsız (1963) ve diğer eserleri yayımlanmaya başladı. Değişik adlarla birçok dergide sosyal makalelerini yayımlamayı başardı. Samed İngilizce ve Anadolu Türkçesinden Farsçaya ve Farsça’dan İran Türkçesine birçok eser çevirdi. 1962 yılında “uygun olmayan konuşmaları” nedeniyle liseden alınıp ilkokul öğretmenliğine verildi. 1963 yılında Azerbaycan okulları için Azerbaycan Türkçesi Elifbası adlı eserini yazdı. Celal Al Ahmed’in önerisi ile kitabı Dünya Yazma Okuma için Mücadele Komitesi’ne gönderdi. Ancak Komite’nin değişiklik ve yüklü para önerilerini kesin bir dille ret edince rejimin şimşeklerini üzerine çekti. 1964 yılında İran Türkçesine yazdığı Pare Pare adlı kitabı nedeniyle gözaltına alındı ve ardından 6 ay süreyle devlet memurluğu görevine son verildi.

Maksat gitmektir varmak değil! Hayat karmaşık yumak gibidir. Bir yere varmaz. Durmamalı. Varamayacağımızı bildiğimiz halde durmamalıyız. Öldüğümüzde de ölürüz yani, canı cehenneme!”

Yıllar sonra kardeşi Esed Behrengi şöyle yazacaktı: “Ben bir arkadaşın telefonuyla Samed’le ilgili bir olay olduğunu duydum. Kâzim Saadeti’nin yanına gitti. Kâzim o günlerde evinin inşaatıyla uğraşıyordu. İşini bıraktı… (…) bir arkadaşım vardı jandarmada muavindi. Onun yanına gittik. Orada emin olduk ki Samed Aras Nehri’nde boğulmuş. (…) Anneme, “Samed kaza geçirmiş gitmeliyim,” dedim. (…) dört kişi oraya gitmeye karar verdik. İki eniştem, ben bir de Kâzim Saadeti. Komşumuz şoförlü cip kiralıyordu. Kiralık arabayı alıp yola koyulduk. Kısacası iki gün avareydik. Döndük durduk ve sonunda cesedi bulduk. Irmağın ortasında adamsı bir yerdeydi. Kimseler yoktu. Kimseyi de görmedik. Kimileri onu bir yüzbaşı ile gördüklerini söylüyorlardı. Ama kimsenin konu hakkında kesin bir bilgisi yoktu. Hareket ettik. Oranın köylüleri çok yakınlık gösterdiler. Cesedi alıp çıkardılar, yıkadılar. Aras gür akmıyordu. (…) Tabi bazı yerleri gürdü. Samed’lerin yıkandıkları yer geniş bir yerdi. Pek de fazla bir su yoktu. Kimse de gelip gürül gürül akan nehirde yıkanmaz ya da yüzmez, hele Samed hiç yapmazdı çünkü yüzme bilmezdi. Güz yeni başlıyordu. Yılın bu aylarında su genelde azdır. (…) Cesedi getirdiklerinde hemen hemen sağlam olduğunu gördüm. Çok şaşırmıştım, nasıl olurdu ceset bunca süre suda kaldıktan sonra ve yaklaşık 6 kilometre sürüklendikten sonra bu kadar sağlam kalır. (…) birkaç ufak tefek yara bere vardı bacağında, uyluğunda. Çökük gibi bir şey.” (Keyvan Yajen, 2004, ss: 110-118)

Yıllar sonra, 2011’de SAVAK’ın ikinci adamı ve İç Emniyet Müdürü ve dillere destan korkunç adamı Perviz Sabiti ilk kez verdiği uzun röportajda Samed’in ölümü hakkında şöyle diyecek: “Samed o Bay Ferahani (Hamza) ile Aras’tan geçmek istiyormuş. Yüzme bilmiyordu ve boğuldu. Sonra her yanda yaydılar Samed öldürüldü diye. Yok öyle bir şey. Celal Al Ahmed Bey de bir hikaye uydurdu. Zaten sonra da kendisi de söyledi evet doğru biz öyle yaydık diye. Bunların hepsi yersiz ithamlardır!” (Amerika’nın Sesi Radyosu, Sabeti ile röportaj)

Ölümünden az süre önce Türkiye’de konuk ettiğim Esed Behrengi’den Samed’i sorduğumda, “Ne olup bitti biz de sonunda anlamadık!” demişti.

Samed haklı ününü birkaç şeye borçludur: birincisi hiç kuşku yok ki halkçı bir aydın oluşu ve düşünceleri doğrultusunda hayat pratiğini, bütün zorluklarına rağmen sürdürmesidir. Azerbaycan köyleri var oldukça onu bir evlat sevgisiyle anımsayacaklar, bir öğretmen olarak saygı duyacaklar.

Başka bir neden ise onun milli şuur içinde kendi ulusunun eğitimi için hazırladığı Türkçe abece ve buna uygun eğitim kitap ve metotlarıydı. Bu ise Şah faşist rejiminin öfkesine neden olmuştu. Tek Devlet-Tek Dil baskısını yürüten Şah rejimi elbette buna razı olamazdı, ülkenin %32’i Türk olsa dahi, Farsça ülkenin sadece %25’nin anadili olsa dahi!

Samed sevgisi ve onun haklı ününün üçüncü neden ise onun çocuk edebiyatına kazandırdıkları, kendi deyimiyle “Büyüklerin uyanması için küçüklere masal!” kitaplarıydı. Bunların arasında en önemlileri Küçük Kara Balık, Bir Şeftali Bin Şeftali ve Püsküllü Deve’dir. Belki bir gün bu üçünün  eleştirisini yaparak ayrıntılı olarak gözden geçiririm.

Küçük Kara Balık belki de Samed, Behruz Dehgani, Behruz’un kız kardeşi Eşref Dehgani, küçük kız kardeşi Ruhengiz Dehgani, Kâzim Saadeti ve onların çevresindeki genç insanların amansız mücadelelerinin öyküsüdür. Ve belki de Küçük Kara Balık, baskı, zulüm ve diktatörlük aleyhine İran’da görkemli Şubat 1979 Devrim’i öncesi ilk silahlı mücadeleye başlayanlar arasında yer alan Behruz Dehgani’nin ta kendisidir. Behruz, Samed’in ölümünden sonra 29 Mayıs 1971 yılında Şah rejiminin gizli polisi SAVAK’ın karanlık zindanlarında işkence altında katledildi. Eşref (1949 doğumlu) tutuklandı, ancak hapishaneden kaçarak bir grup gerillanın lideri olarak mücadeleye devam etti ve halen Almanya’da yaşamakta ve mücadelesine devam etmekte. Kâzim Saadeti, Şah rejimi tarafından hapishaneden salıverildikten bir süre sonra sürekli takip altındayken yoldaşlarına zarar vermemek için 31 yaşındayken bileklerini keserek intihar etti. Eşref ve Behruz’un küçük kız kardeşi Ruhengiz Dehgani (1950 doğumlu, Kâzim’in eşi), iki çocuk annesi, ise 28 Haziran 1981 yılında hapishanedeki siyasi mahkumların katliamı sırasında kurşuna dizilerek idam edildi.

Küçük Karabalık 1968 yılında İran’da yılın kitabı olarak seçilirken, 1970 yılında İtalya’nın Bologna 6. Kitap Fuarın ve Çekoslovakya’nın Bratislava kentinde bienal birinci ödüllerini kazanmayı başardı.

‫صمد بهرنگی‬‎ ile ilgili görsel sonucu
Samed Behrengi
‫بهروز دهقانی‬‎ ile ilgili görsel sonucu
Behruz Dehgani ve annesi Aba!
Ashraf Dehghani (Persian: اشرف دهقانی ‎, born 1948) is amongst the best known Iranian female communist revolutionaries, and is a member of the Iranian People's Fedai Guerrillas.
Eşref Dehgani
‫روح انگيز دهقاني‬‎ ile ilgili görsel sonucu
Ruhengiz Dehgani, Kurşuna dizilen anne…
صمد بهرنگی و همکارانش بهروز دهقانی و کاظم سعادتی
Kazim Saadeti (önde solda), Behruz Dehgani (önde sağda), Samed Behrengi (arkada ortada)
17927219
46. baskı…

Bu yazının yazılışında değişik kaynakçalardan ve kişisel deneyimlerden yararlanılmıştır.

h.h.

Kara Balık denizden dönmedi: görsel rivayet -3-” için 2 yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s