kalbimin paslı bıçağı, ruhumun hep bahar mevsimi, gözyaşım, kahrım, yaşama küskünlüğüm, yaşama sarılmalarım, adını bilemediğim, nar gülüm, gençliğim, mezarım, yastığım, boyun şalım, kalemim, dilim, sabır taşım, duru pınarım, kasırgam, güne bakanım, gün batımım, selim, ırmağım, dağ eteklerim, gecelerim, tan atmalarım, ihanetlerim, yiten adresim, ayamın çizgileri, alın yazım, senden sonralarım, kendimden öncelerim, çocukluğum, gizlim, saklım, ayanım beyanım, ekmeğim, masalım, efsanem, şarkılarım, ejderhalarım, perilerim, şahadetim, ilk şiirim, son sözüm, hatunum, kadınım, dostum, kardeşim, sevdalım, sevdam… ben sana ne yazabilirim!
ben sana ne yazabilirim susmalarımdan başka!
böyle yazdım böyle bilinsin.
şimdi ne fark eder! şimdi ne fark eder! şimdi ne fark eder!
ayrılık; bir uçurumun iki kıyısı.
ben bir sürgün serüveniyim! sen olamadıktan sonra ben yitik bir neferim; buruşturulmuş bir kâğıt parçası, tarihi olmayan mektup! adsız tayfanın masalını sürükleyen deniz dalgalarında kaybolan şişe.
bakışlarım ayaklanmış siyah mezar taşlarına benzer!
ben buyum işte! ben buyum! ben, seninle doluyken senden uyanan bir düş, tepetaklak bir dize, bir kuyu, bir kumarbaz, hilekar, hain!
ben sana daha ne yazabilirim!
sen ki elini bir sabah vakti gözlerime sürdün ve gör dedin dünyayı yeni baştan. dilini dilime sürdün; konuş dedin!
ben ki bakardım görmezdim fakat! konuşurdum sesim yoktu. ben sana ne yazabilirim! ben sana ne yazabilirim!
yalansız bir sevgiyle sokaklardaki gezgin şarkıcılar gibiyim. ben o büyük hırsızım, o büyük günahkar… şiirlerim bir sana öykündü, bir hayata bir de mırıl mırıl bu kediye! ben o büyücüyüm! söylemiştim ya: bugün yakılmayanlar yarın taşlanacaklar! işte ben o fahişe kadınların tümübirdeniyim! onlar gibi recmedilirim! onlar ki seviştiler ve taşlanarak öldürüldüler! ben ölürken sana ne yazabilirim. sen ki her an yeni başlayan bir çocuk masalısın, sen ki bir muamma! iyisi ben susayım!
iyisi ben susayım
bir şairin nesi olabilir sana verebileceği
sen sözcükleri bağışlarken
bir şairin nesi olabilir
ne olur diyorum bir çizgi olsam kaşlarının ortasında kalsam; gece ve gündüz
sonra iki dudak olsam kalsam omuzlarında
sonra beni unutsan döşünde
sonra saçlarının arasında saklansam
çıkıversem aniden cebinden ne olur
sonra beni parmaklarının arasına alsan
yani bir silgi olsam ne olur
bir kalem olsam benimle yazsan sevdanı
bir parça kağıt mendil olsam benimle silsen gözyaşını
elinin sırtı olsam ya da
yastık olsam diyorum sana
başını koysan
bende görsen rüyalarını
öööyle geçse zaman ki sanki hiç bitmeyecek
dinlesem seni
kızarken dinlesem
gülerken dinlesem
ağlarken dinlesem
ve en çok da özlerken dinlesem seni
yani ayna olsam diyorum ne olur baksan bana
her sabah uykulu ve suskun
her gece baksan bana yatağına girmeden
ya da ezberlediğin o sözcük olsam
girsem kalbine sonra beni unutsan orada!
ya da en iyisi fanilan olsam sarılsam sana
öyle kalsam
öyle kalsam
öyle kalsam
ha?
(dil açmalarım, h.h.)
