zamanla öğrenirsin bir eli tutmakla
bir ruhu zincire vurmanın arasındaki ince farkı
aşk yaslanmak değil diye
ve yoldaşlık iç huzurudur…
ve öğrenirsin öpücükler anlaşma değil
ve hediyeler antlaşma değil
ve öğrenirsin yenilgilerini
çocuksu bir hüzünle değil
kadınsı bir zarafetle
gözlerin açık
başını dik tutarak…
ve tüm yollarını bugünden yapmayı öğrenirsin
ki yarının toprağı düşler için güvenilir değil
ve gelecek
bir kavganın ortasına düşme ihtimalini taşır…
zamanla öğrenirsin
güneş bile yakar fazla güneşlenirsen
sonra kendi bağını eker ruhunu süslersin
sana çiçek getirsin diye başkasını beklemektense
katlanabildiğini öğrenirsin
dayanıklı olduğunu
ve çok değerli olduğunu öğrenirsin
ve öğrenirsin, öğrenirsin
her bir elvedayla öğrenirsin!
(Şiir: Jorge Luis Borges,
Çeviri: Haşim Hüsrevşahi)

İran’ın bir çölünün bir yerinde pek de yüksek olmayan, kapısız penceresiz taş bir minare var. Daire biçimindeki kirli tabanı olan bir tek odasında ahşap bir masa ve bir sıra var. O yuvarlak hücrede, bana benzer bir adam, harflerle benim anlayamadığım uzun bir şiir yazıyor başka bir yuvarlak hücrede bir adam hakkında ki başka bir yuvarlak hücredeki bir adam hakkında şiir yazıyor ki başka yuvarlak bir hücredeki bir adam hakkında… bu süreç asla bitmez ve kimse mahpusların ne yazdıklarını okuyamaz.
(İspanyolcadan İnglizceye çeviri: Suzanne Jill Levine,
İnglizceden Türkçeye çeviri: Haşim Hüsrevşahi)