Hani, nerde Faşizm?

Faşist devletlerin 14 ortak belirti ve bulgusu:

1-      Güçlü ve sürekli nasyonalizm[1]– Faşist devletler, hemasi söylemleri, sloganları, simgeleri, şarkıları ve araç gereçleri sürekli bir şekilde kullanır. Her yerde bayrak-sancak olur. Faşistler, üzerinde simgeleri olan giysileriyle[2] açıkta dolaşırlar.

Faşizmin uluslararsı en tanınmış simgesi (güç simgesi!)

2-      İnsan haklarını aşağılar ve yok sayar– Düşman korkusundan dolayı sürekli emniyete ve güvenceye gereksinim duyar. Faşist rejimlerdeki halk, başka “ihtiyaçlar” nedeniyle insan haklarından vazgeçebilir söylemiyle kandırılır. Halk başka yöne bakar, hatta işkenceyi, infazları, terörleri, uzun tecrit ve hapisleri bile onaylar…

3-      Düşman yaratmak ve birleştirici faktör olarak onu günah keçisi haline getirmek– Irksal, etnik ya da dini azınlıklar, özgürlükçüler, komünistler, sosyalistler, teröristler gibi hissedilen hayali düşmanı defetmek için halk birleştirici hamasi çılgın mitinglere sürüklenir.

4-      Kolluk kuvvetlerin egemenliği– Halkın yaygın güncel sorunları olsa dahi, bütçenin orantısız bir bölümü kolluk kuvvetlerine verilir ve halkın ivedi gündemi yok sayılır, unutturulur. Kolluk kuvvetleri cazip hale getirilir.

5-      Sınır tanımayan sexsizm– Faşist devletler hemen hemen her zaman erkek egemendir. Faşist rejimlerde, geleneksel cinsel roller daha katı hale dönüştürülür. Eşcinsel düşmanlığı ve anti-gey yasama ve ulusal politikada olduğu gibi kürtaj karşıtlığı artar, yükselir.

6-      Medya rejimin kontrolündedir– Bazen medya direk hükümet tarafından kontrol edilir, ancak diğer durumlarda, dolaylı olarak yasamayla, sempatik medya sözcüleriyle ya da medya yöneticileriyle bu kontrol devam eder. Sansür, özellikle savaş dönemlerinde yaygınlaşır.

7-      Ulusal Emniyet konusunda takıntı– Ulusal emniyetin tehlikede olduğu korkusu, halkın üzerinde motivasyonel bir araç olarak hükümet tarafından kullanılır.

8-      Din ve Devlet iç içe girer- Faşist rejimlerde hükümetler, halk arasındaki en yaygın dini, halkın görüşlerini manipüle etmek için kullanır. Dini retorikler ve deyimler, dinin genel öğretileri hükümetin politikalarına ve uygulamalarına karşı olsa bile, hükümet liderlerinin dilinde pelesenk olur.

9-      Holding güçler korunur-Faşist ulusun sanayi ve ticari aristokrasisi hükümetin başını tayin eder. Karşılıklı çıkara dayalı ticaret-hükümet ilişkisi ve seçkinler gücü yaratılır.

10-   Emek gücü bastırılır–  Örgütlü emek gücü faşist hükümetlerin karşısındaki tek gerçek güçtür. İşçi sendikaları ya tamamen kapatılır ya da şiddetle bastırılır.

11-   Aydınlar ve sanatçılar aşağılanır– Faşist uluslar, yüksek eğitimli insanlara ve akademik kurumlara karşı açık zorbalığa katlanır, bu zorbalığı tolere eder. Sanatta özgürce fikir ifadesi açıkça saldırılara uğrar ve hükümet sanat dallarına mali desteğini keser.

12-   Suç ve cezalar hakkında takıntı– Faşist rejimlerde, polislere hemen hemen sınırsız yetkiler verilir. Halk, polis tacizlerini görmezden gelir, hatta sivil özgürlüklerden kahramanlık adına vazgeçer. Faşist rejimlerde genellikle sınırsız güce sahip bir ulusal polis gücü mevcut.

13-   Sınır tanımayan fesat, yolsuzluk ve torpil– Faşist rejimler hemen hemen her zaman, bir grup arkadaş ve yandaş tarafından yönetilir. Bunlar bir birlerini hükümetin değişik pozisyonlarına atamışlardır. Bu bir avuç dost-aşina, hükümet gücünü ve otoritesini kendi arkadaşlarını hesap vermekten korumak için kullanır. Faşist rejimlerde milli kaynaklar ve hazine bile hükümet lideri tarafından kendine tahsis edilir ve hatta doğrudan doğruya hırsızlanır, çalınır.

14-   Hileli ve şaibeli seçimler- Faşist rejimlerde seçim tamamen bir göstermece ve yalandır. Seçimler küfür, iftira ve çamur atma kampanyaları ile hatta bazen karşı tarafın adayı terör edilerek, oy sayıları kararname ve yasa çıkarılarak kontrol edilerek, illerin siyasi sınırları değiştirilerek ve medya ele geçirilerek manipüle edilir. Faşistler, seçimleri manipüle veya kontrol etmek için adli teşkilatı kullanırlar.

Berlin! Hitleri selamlayan kitlenin çok küçük bir bölümü! Onlar destekledikçe faşizm güç kazandı. Savaş felaketini yaşayan da onlar oldu!

 

Bir hekim olarak alışkanlık olmuş, bir derdi derman etmeden önce o derdin doğru tanı konmasına özen gösteririm (her hekim meslektaşım gibi). Son zamanlarda, sözüm ona Arap Baharı planı körüklenmeye başladıktan, Libya, Tunus ve ardından Mısır’daki olaylar patlak verdikten sonra, bölgeye egemen olanların ve egemenliklerini genişletip pekiştirmek peşinde olanların çok daha zekice bir stratejik plan sergilediklerini görmeye başladık. Önceden Komünizm tehlikesi var denirdi, istediklerini yaparlardı. Sonra, Müslüman halkın çoğunlukta olduğu bölgelere bütünüyle ve doğrudan egemen olmak için ikiz kuleyi patlattılar ve suçunu Müslümanlara yüklemek için kendilerinin örgütledikleri El Kaide’yi manşetlere taşıdılar. Sonrası belli: Afganistan ve Irak’ı cehenneme çevirdiler ve yüzbinlerce masum insanı öldürdüler! Tabii bu cinayetler karşısında, bütün önlemelere rağmen, giderek saldırgan ülkelerin kamuoyunda soru işaretleri oluşmaya başladı ve dahası ölen Amerikan askerilerinin sayısı artınca konu daha da ciddileşti. İşte o zaman bu çok çok çok zekice plan hayata geçirildi. Öyle Müslüman tipi yaratalım ki, dendi, öyle Müslüman örgütler kuralım ki, diğer Müslümanların Müslümanlıklarını sorgulasınlar!!! Eh! İnsanlar ölürse de “Kavga Müslümanlar arasındadır bize ne”, “zaten Müslümanlar vahşi yaratıklar!” denebilsin diye.

Moşe Dayan ve Ariel Şaron: Üniformalalarıyla Filistin halkının iki kasabı!

Bu gözle etrafımıza baktığımızda kimin neden kan döktüğü, kimin ve neden bu vahşet karşısında sus pus kaldığı, kimin alttan alttan onları desteklediklerini çok açık bir şekilde görebiliriz. Böylece de şu anda Gazze’de, Suriye’de, Irak’ta devam eden ve yarın öbür gün diğer coğrafyalara sıçrayarak devem edecek olan dehşetin nedenini ve anlamını anlar ve doğru tanı koymuş oluruz.

Bunları düşünürken ve İran’ın son 75 senesini gözden geçirirken istedim ki Faşizmin tanısal belirti ve bulgularını özetleyeyim. Sıraladım: Halkı aldatmak (doğrudan yalan söyleyerek), halkı uyutmak (halka dini inanışlarına göre, etnik kökenine ya da ırkına ya da “milli” kökenine uygun  ninni söylemek), Cahillere prim vermek, bilenleri aşağılamak, cinsiyeti insanlıktan önce tutmak, kadını bir şey görmek ve onun tüm varlığına hükmetmek, kadını aşağılamak, fütursuz (arsız, utanmaz) olmak, düşünceye karşı kaba kuvvet kullanmak, sanatı yermek, geçmişi yüceltmek, gelecek için hülyalar sergilemek gibi… Ama tam bunları düşünürken Dr. Lawrence Britt’in “Burada Faşist Var Mı?” adlı kitabından bir bölümle karşılaştım. Dr. Lawrence, Hitler (Almanya), Mussolini (İtalya), Franko (İspanya), Suharto (Endonezya), Pinoşe (Şili) ve birçok Latin Amerika’daki faşist hükümetleri inceleyerek 14 ortak belirti ve bulguya varmıştır. Ben kendi sıralamalarımdan vazgeçtim ve Dr. Lawrence’in yazdıklarını İngilizceden çevirerek doğrudan aktarmaya karar verdim. Günahı Lawrence’in boynuna!

nazi madalya
Nazi Almanyası propaganda şefi Göbbels tarafından yayımlanan Angrif’te çıkan “Bir Nazi Filistin’e Gidiyor” madalyasının iki yüzü!

 

fascism-Al
Hitler ve Mussolini “kan” kardeşlerini gösteren bir Alman pulu
fascism-pul
Mussolini zamanında kullanılan bir İtalyan pulu
fascism-para
Bir Amerikan parası!
fascism-usa
Amerikan senatosunun duvarı!

 

Ya diğer simgeler? Katliamların sürdüğü bölgelerdeki simgeler?

 

[1] İran’da Şah zamanında milliyetçilikti, sonra ümmetçiliğe dönüştü

[2] Bu askeri üniforma ya da her hangi belirgin kılık kıyafet olabilir

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s