15.07.2014 / Muğla
“Eril” kelimesi erk, güç, iktidar ve de tahakküm ile ilişkili ve hatta direkt onları temsil eden bir kavram olmakla birlikte herhangi bir cinsel kimlikten bireyin de eril davranışlarda bulunabileceği/bulunduğunu kabul etmek gerekir. Zaten “eril” hallerimizin farkına varıp, onlarla yüzleşip ve mücadele pratiklerimizi geliştirmek gerekliliğini savunan ve “eril” haller(im)le mücadele eden bir birey olarak eril davranışı asla tek bir cinsel kimliğe indirgemediğimi beyan ederim. Eril tahakkümle mücadele edilen bir alanda (yani feminist bir kampta) “eril” davranışla karşılaşıp buna tepki verilmesinin “transfobi” üzerinden okunma çabası üzücü birşey olarak görmekteyim. Elbette “seksizmden, transfobiden, türcülükten, homofobiden…” azade değiliz ve azade olduğumu iddia etmiyorum. Çünkü içinde doğduğumuz “toplumsal yapı”, mevcut bir yığın iktidar pratiğini içselleştirmemize habitusumuz aracılığıyla neden olmuştur. “Yapı”nın içerisindeki bize dayatılan konumlara ve içselleştirdiğimiz pratiklere karşı direniş ağımızı örmeye başladığımız anda, bunlarla yüzleşerek aslında kendi içimizdeki iktidarla da her gün yüzleştiğimizi göstermez mi? Bu “seksizm, transfobi, türcülük, homofobi, bifobi…” değişen…
View original post 551 kelime daha