Aşağıdaki yazı, parantez içindeki bölüm hariç –Ruhan Odabaş’ın yazdığına göre 03 Eylül 2013 –http://www.ozgurkocaeli.com.tr/makale/rabiacilar-okusun-140021.html – Siyaset Bilimci Gürbüz Evren tarafından kaleme alınmıştır:
“Bizim İleri Demokratlar, Mursi yandaşlarının Dört Parmak yani “Rabia” işaretini simge yapmaya çalışıyorlar… Bırakın bizim siyasileri, sanatçı olarak tanıtılan şarkıcılar ve “bazı” futbolcular bile bu işareti yapıp secdeye varmaya başladı. Zaten “bazı” futbolcular bile yapıyorsa, anlayın ki bu, anlamı bilinmeyen bir iştir.
Diyorlar ki, gerek Kahire’de gerek dünyanın dört bir yanında darbe karşıtlarının simgesi haline gelen işaretmiş 4 parmak. “Rabia” işareti, Mursi yandaşlarının toplandığı Rabiatul Adeviye Meydanı’ndan geliyormuş. Rabia, Arapçada 4’üncü anlamını taşıyormuş. Peki, bu işareti İslam tarihinde ilk kim ve neden yapmış bilen var mı? Açın bütün gazeteleri, yukarıdaki cümleyi bulursunuz. Gerisi yok.
Muaviye bin Ebu Süfyan kimdir bilir misiniz? Emevi hanedanının kurucusu Muaviye, 657’deki Sıffın Savaşı’nda, Hazreti Ali’yi yenememiş, ancak hakemleri ikna ederek, alavere dalavere ile kendini Halife ilan etmişti.
Özellikle Hazreti Ali’nin öldürülmesinden sonra Halifeliğini sağlama alan Muaviye, her fırsatta Ali’yi ve Şiileri yok saymak, dışlamak için, taraftarlarına, Dördüncü Halife’nin kendisini olduğunu DÖRT PARMAK işaretini yaparak ilan etmiş, taraftarları da, aynı işareti kullanmıştır. Bundan sonra gidilen savaşlarda da Muaviye’nin ordusundaki askerler bu işareti yapar olmuştur.
Zaten “Rabia” Muaviye ailesinde takıntıdır. Muaviye bin Ebu Süfyan’ın dedesinin adı da Rabia’dır.
Kureyş aşiretinin liderlerinden olan dede Rabia, torununa, “adıma uygun davran, önemini unutma” tavsiyesinde bulunmuştur.
… Muaviye’nin DÖRT PARMAK işareti, bugün Mısır’da, Sünni İslam’ın yılmaz savunucuları olarak gösterilen, ama ilgisi olmayan Mursi yandaşlarının, Müslüman Kardeşler örgütünün işaretine dönüştü.
Dedim ya, dünyadan bi haber bazı futbolcular ve sanatçı denilen şarkıcı takımı da bunu yapıyorsa, benim gibilerine de, onların derin bilgisine inanmak düşer… ”
(Ebu Sofyan’ın oğlu Muaviye, Hz. Ali’nin can düşmanıdır. Muaviye Şam vilayetinin valisidir. Muaviye Müslümanlar arasında fitne yaratarak iç savaşı çıkaran ilk validir. Saffeyin’de Hz. Ali’ye karşı kılıç çekmiş, savaşmıştır. Muaviye nihayetinde Mısır’da sahabelerden olan Malik Eşter ve Küfe’de dördüncü Halife olan Hz. Muhammed’in amcasının oğlu ve damadı Hz. Ali’yi öldürmek için komplolar planlamış ve sonunda o Hazreti Bin Mülcem eliyle terör etmiştir. Muaviye’nin oğlu Yezid ise babasının yolundan giderek, önce Hz. Ali’nin oğlu Hz. Hasan’i zehirleyerek ve sonra da eşitlik ve özgürlük sembolü olan Hz. Peygamberin torunu Hz. Hüseyin ile savaşmış, onun 72 kişilik ordusunu on binlere ulşaşan ordusuyla Kerbela’da yenmiş, kendisinin ve sahabelerinin başını kesmiştir. Bugün IŞİD’in gittiği yol, Muaviye ve Yezid’in yolu olup, Hz. Muhammed ve onun ehli beytine yakın olan Müslümanlar aleyhinde savaş açmıştır, onları kılıçtan geçirmekte ve yenilen Müslümanların başını kesmekteler. Onlar da Muaviye gibi kendilerini Şam’în halifesi ilan etmişlerdir. Nasıl ki sarhoş namaza duran Yezid kendini en büyük Müslüman ilan etmişse, sabah namazını iki rekâttan 4 rekâta (rabia!) çıkaran Muaviye de kendinden olmayanı kâfir saymıştır –h.h.)