suyu bulandırmayalım
aşağılarda bir güvercin su içiyor
ya da hoş uzak bir köşede bir sığırcık kanat yıkıyor
ya da köyde bir testi doluyor
suyu bulandırmayalım
belki bu akan su gidiyor ayağına bir kavağın
yıkasın diye bir kalbin kederin
belki bir dervişin eli
kurumuş ekmeğini suya banmıştır
güzel bir kadın su kenarına gelmiştir
suyu bulandırmayalım
güzel yüz ikiye katlanmış!
ne içimli bir su
ne kadar duru akıyor!
yukarı insanı ne keyifler sürüyor
ineklerinin sütü hep bol olsun, kaynasın hep çeşmeleri !
görmedim köylerini,
çardakları altında kuşkusuz tanrının ayak izleri var
orda mehtap kelamı boyunca aydınlatıyor
yukarı köyde kuşkusuz örme duvarlar kısadır
insanları gelincik hangi çiçektir biliyor
kuşkusuz mavi mavidir orada
köylüler biliyor hangi gonca açıyor
kim bilir nasıl bir köydür!
bağ yolları hep musiki ile dolsun!
su başındaki o insanlar anlıyorlar suyu
bulandırmadılar onu, biz de
suyu bulandırmayalım
(Farsçadan çeviri: h.h.)