Yaşlı Ninenin Masalı

Azerbaycan masallarından: Qarı nenenin nağılı!

kar kış

Bir varmış bir yokmuş, Allah’tan başka kimse yokmuş. Bir yaşlı Nine varmış. Yaşlı nine bir köyde, bir kır evinde yaşarmış. Yaşlı ninenin uzun, ak saçları varmış. Saçlarını taradığında beline kadar inermiş. Ama gel gör ki yaşlılıktan beli bükülmüş, eğilmişmiş. Yürürken sanki yerde bir şeyleri arıyor gibiymiş. Neyse, bu yaşlı Nine yalnız yaşarmış, her işine de kendi koşarmış. Kendi evini süpürür, ekmeğini pişirir, yemeğini yapar, kimseye yük olmazmış.

O gün çok soğuk bir kış günüymüş. Ağaçlar yapraklarını dökmüş, kökleri ise karla kaplı toprağın altında, sıcacık toprağın içinde kış uykusuna dalmış, ilkbaharın ılık yağmurunu bekliyormuş. Her yan kar altındaymış. Her yan buz tutmuşmuş. Evlerin kapısından, çatısından buz kandilleri sarkıyormuş. Sokaklar ise her yan donmuş, buz kesmişmiş.

Dediğim gibi yaşlı Nine, çok temiz bir kadınmış. Kar, kış, soğuk demeden o gün de evini süpürmüş, tozunu almış, çamaşırlarını yıkamış bir leğene koymuş, sermek için evinin önündeki kıra çıkmış. Kırda, ilkbahar olduğunda renk renk açan çiçeklerden hiçbirinden eser yokmuş. Otlar, kır çiçeklerinin de kökleri bahar gelince yeniden canlanmayı bekliyormuş.

Yaşlı Nine, leğeni almış dışarı çıkmış, çok dikkatle donan toprağa, buzlara basarak yürümüş, çamaşırlarını çamaşır ipine sermek istemiş. Tam çamaşır ipine gelecekken bir de ayağı kaymaz mı!

Zavallı Nine, ayağı kayınca, çamaşır leğeni elinden düşümüş bir yana fırlamış, kendisi de karın, buzun üzerine pat diye oturmuş. Canı çok acımış. Düştüğü yere bakmış. Kara buzdan başka bir şey görmemiş. Demiş ki:
— Buz, buz sen ne zalimsin!
Buz demiş ki:
— Zalim olsaydım güneş beni eritmeeeeeezdi.
Nine demiş:
— Güneş, güneş sen ne zalimsin!
Güneş yanıtlamış:
— Zalim olsaydım bulut beni eritmeeeeeezdi.
Nine bulutlara bakmış yakınmış:
— Bulut, bulut sen ne zalimsin!
Bulut demiş:
— Zalim olsaydım yağmur benden yağmaaaaaazdı.
Nine demiş:
— Yağmur, yağmur sen ne zalimsin!
Yağmur demiş:
— Zalim olsaydım otlar benden yeşermeeeeeezdi.
Nine otlara bakmış, demiş ki:
— Ot, ot sen ne zalimsin!
Ot demiş:
— Zalim olsaydım koyun beni yemeeeeeezdi.
Nine demiş:
— Koyun, koyun sen ne zalimsin!
Koyun yanıtlamış:
— Zalim olsaydım kasap beni kesmeeeeeezdi.
Yaşlı Nine demiş:
— Kasap, kasap sen zalimsin!
Kasap demiş:
— Zalim olsaydım fare benim paralarımı yemeeeeeezdi.
Nine demiş:
— Fare, fare sen ne zalimsin!
Fare demiş:
— Zalim olsaydım kedi beni yemeeeeeeeezdi.
Yaşlı nine bu kez kediye bakmış demiş ki:
— Kedi, kedi sen ne zalimsin!
Kedi demiş:
— Zalimim ben zalimim
Kürsü[1] altı kışlağımdır
Kürsü üste yaylağımdır
Hanım her ne pişirse
O da benim kuymağımdır[2]

Photo0192


[1] Kürsü. Altına mangal konan, üzeri yorganlarla örtünen, kışın ailelerin ısınmak için kullandıkları, kısa bacaklı geniş bir masa
[2] Kuymak. Un, tereyağı ve şekerle yapılan, koyu çorba kıvamında tatlı bir yemek. TDK: Lohusaya yedirilen un lapası
Hepsi içinde yayınlandı

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s