Wittgenstein der ki “Dilimin sınırları dünyamın sınırlarını gösterir!” Başka bir deyişle insanın varlığı dünyasında bu ise dilindedir. Dilin yok oluşu varlığın yok oluşudur. Anadili işte bu önemli bağlamda ele almalı. Anadillerini yasaklamak bir insanın dünyasını yok etmek ve o insanın varlığını yok etmektir. İnsanların, hangi dinden, ırktan, cinsiyetten ya da deri renginden olursa olsun dili güzeldir. Kutsallık varsa şayet işte bu anadillerin hürmetidir. İnsanların kardeşliği özgür yaşamları içinde anlamlıdır ve bütün anlamlar ancak anadilinde ifade bulur. Anadilini baskılamak bir insanı, bir kavimi, bir ulusu baskılamak anlamına gelir. Şu anda İran nüfusunun %25’nin anadili olan Farsça tek resmi dildir. Ülkenin %75’i ve bu arada 32 milyon Türk kendi anadilinde eğitim görmekten, yazıp okumaktan, toplumun idari işlevinden kullanmaktan yoksundur. Bu facianın hiçbir yorumu, izahı olamaz. Kendi çıkarları için halklar arasında düşmanlığı körükleyen emperyalistlerin “dillerin özgürlüğü” safsatalarına kanmadan insanca bir düzen içinde bütün insanların anadillerinin özgürlüğü için bıkmadan, usanmadan çalışmalı.
