sil beni duvarlarından öyle gel
oturduğun yattığın yürüdüğün her yerden sil
sonra al beni anlatma fakat
öyküm güvercin ayaklarına düğümlenmiş
geceyi atıyorum omuzlarımdan yıldızları sil
bin fersah ayrılık var sesleri de
odam sırt çevirmiş dolunaya
ayı da sil penceremden öyle gel
dilimi unutmuşum bir yerlerde o yeri de sil
sabah ağlarken gel
ya da gelmeyince al beni
uyut tepelerinin esintisinde
sabahsız bir güneş vakti gel
sonra yaz beni duvarlarına öyle git!
(dil tutulmaların, h.h.)