Fahişeliği bırakıp yeni bir iş arayışına giren Firdevs!

Bizi Köleleştiren İsteklerimiz, Umutlarımız, Korkularımızdır/ Neval El Seddavi

8 Mart nedeniyle sanatkaravani.com’a yazan:

Sevil Ateş

Şeyhe eş olarak verilen Firdevs, babasının evinde yaşadığı hayata kaldığı yerden devam etmiş. Şeyh’in ayaklarını yıkamış, ona yemek yapmış, evi temizlemiş, tecavüze uğramış ve dayak yemiş

Makalenin tamamı için aşağıdaki bağlantıyı tıklayın lütfen:

http://sanatkaravani.com/bizi-kolelestiren-isteklerimiz-umutlarimiz-korkularimizdir-neval-el-seddavi/

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun!

“Türk Metal Sendikası’nın Ankara’da düzenleyeceği 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlamasına giden kadın işçilerin yaşanan elim bir kaza sonucu hayatlarını kaybettiğini büyük bir acıyla öğrendik.
Hayatını kaybeden Leyla Çiçek, Refika Barışsever, Özlem İnan, Fatma Hacıoğlu, Güleydan Sezer, Elvan Mutlu ve Leyla Yalçın’ın ailelerine ve tüm işçi sınıfına başsağlığı diliyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz.”

Okumaya devam et “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun!”

Furuğ: bir ropörtajdan…

  • “Ey Şanlı Vatan”da, gerçi bu kimi ”bilenler”ce pek “şiir”den sayılmadı –ve iyi de oldu- yaşamla yakınlığınız, övülecek ölçüdedir. Tüm olayların içinden konuşuyorsunuz, yaşamın kendisinden. Bırakın şiir ve “şiirsel öz”, kimi zaman “içtenliğe” feda olsun. Siz öç alınız…
  • Ben şiir hakkında hiçbir zaman sınırlı düşünmüyorum. Şiir her şeyde var diyorum, ancak onu duymalı ve duyumsamalıdır. Sahip olduğumuz bunca Divan’a bakınız. Şiir konularımızın ne denli kısıtlı olduğunu görürüz. Ya insancıl olmayacak kadar “yüce” olan maneviyattan laf ediyor yahut da öğüt ve nasihat, ağıt ve taşlama… Dil ise özel oturmuş bir dildir. Pekiyi, ne yapalım yani. Bizim dünyamız başka bir dünyadır. Biz aya gidiyoruz –tabii biz değil, başkaları-. Bu konunun sadece çok “bilimsel” olduğunu mu düşünüyorsunuz? Hayır… Şimdi gel de uzay mekiği hakkında bir şiir yaz! “Bilenler” hayır diyorlar… Öyle ise şairin kendisi nerede? Sanki bu “kendi öz” denilen şey, bir avuç şiirsel ahlama ve acıklı sızlamalar, yahut da sürekli dertli ve mutsuz bir “kendi öz” dür. Dokunulunca, sadece “ben çok acı çekiyorum” demesini bilen bir “kendi öz, “Ey Şanlı Vatan” da ki bu “kendi öz” bir toplumdur. Ciddi laflarını haykıramıyorsa, en azından şaka veya soytarılıkla söyleyebilen bir toplum. Bu şiirde ben, bir avuç kaba, kokmuş ve aptalca sorunla karşı karşıyayım. Tüm şiirlerin parfüm kokması gerekmez ki… Bırakın kimileri, bir mektupta sevgiliye yazılıp gönderilecek kadar şiirsel olmasın! Bana ne! Söyleyin kendilerine bu şiirin yanından geçerken burunlarını tıkasınlar. Bu şiirin kendi dili ve kendi biçimi vardır. Ben, sidik kokan bir sokaktan söz etmek istediğimde, hoş kokuların listesini önüme koyup, bu kokuyu anlatmak için en hoş olanını seçemem ki. Bu şarlatanlık olur. Öncelikle insanın kendine ve daha sonra başkalarına karşı bir şarlatanlık.

– uzun bir söyleşiden kısa bir bölüm… h.h.

‫گفتگو با فروغ فرخزاد‬‎ ile ilgili görsel sonucu

Kara Balık denizden dönmedi: görsel rivayet -3-

Samed Behrengi’ye ne oldu?!

Azade Ahlaki’nin görsel rivayetinde Samed Behrengi’nin ölümü canlandırılmıştır. Bu proje hakkında daha önce bu yazı dizisinin birinci bölümünde bilgi verilmiştir.

‫صمد بهرنگی – ۱۲ شهریور ۱۳۴۷ – رودخانه ارس، ایران | Samad Behrangi – ۰۳ September 1968 – Aras River, Iran | Detail‬‎ ile ilgili görsel sonucu

Araz Araz ay Araz sultan Araz xan Araz
Seni görüm yanasan bir derdimi qan Araz

Araz’ı ayırdılar, qumuyla doyurdular
Men senden ayrılmazdım, zoruyla ayırdılar

Araz senden kim kéçdi, kim qerq oldu kim kéçdi
Felek gel sabit éyle, hansi günüm xoş kéçdi

Haraylar ay haraylar, bir ulduzlar bir aylar
Deryada bir gül bitib, susuzundan haraylar!

Samed gelir güle güle, bax döşünde qızıl güle
Her elinde bir kitap, çönderir bizim dile

Samed Behrengi’nin trajedisi 3 Eylül 1968 yılında cereyan etti. Hadise duyulduğunda aydınlar arasında herkes “Şah, Samed’i öldürdü!” söylentisi yayıldı. Celal Al Ahmed o zamanki Areş Dergisi’nde “Samed yüzme bilmezdi ki! Neden bu mevsimde Aras’ta yüzmeye gitsin?” diye yazdı. İran şoktaydı. Azerbaycan köylerinin çocukları öğretmenlerini yitirmişlerdi. Küçük Kara Balık denizden çıkamamıştı!

Okumaya devam et “Kara Balık denizden dönmedi: görsel rivayet -3-“