kaybedilen bebeğin şiiri

Lucille Clifton ile ilgili görsel sonucu
Lucille Clifton. 27 haziran, 1936 –  13 şubat, 2010 / Baltimore, Maryland

 

senin hemen hemen oluşmuş vücudunu yere düşürdüğümde
yere, şehrin altında akan sulara karışman için
atık sularla denize ulaşman için
ne bilirdim ben geri akan sular hakkında
ne bilirdim boğulmak hakkında
ya da boğulmuş olmak?

bir kış vakti doğmuş olmalıydın
havagazının kesildiği yıl
ve arabanın olmadığı
biz yürümek zorunda kaldığımız

genesee tepeleri’nden kanada rüzgarlarına
yabancı ellere kayıp gitmen için
burada olsaydın söylerdim sana
bütün bunları ve başka şeyleri

ve şayet ben bir dağdan eksiksem hep
senin kardeşlerin ve bacıların için
bırak ırmak benim başımdan akıp gitsin
bırak deniz beni götürsün denizleri serpip saçana
bırak kara derili adamlar beni hep yabancı diye çağırsınlar
senin asla adlandırılmayan hatırın için…
(1972)
(Ç: h.h.)

Furuğ ve Cihan’ın anısına!

13 Şubat 1967 tarihinde hayata gözlerini yuman Furuğ Ferruhzad’ın sevgili anısına, 10 Nisan 2010’da kaybettiğimiz, dostum sanatçı Cihan’ın (Jahan) güzel icrasıyla Furuğ’un “Güneş oluyor” şiirini sunuyorum… Işıkları bol olsun!

bak gözlerimdeki hüzün
nasıl da damla damla erimede
baş kaldıran kara gölgem benim nasıl
güneşin ellerine tutsak düşmede
bak
tüm varlığım yıkılmada
bir kıvılcım beni yutmada
götürmede beni doruklara
beni pusuya sürüklemede

Okumaya devam et “Furuğ ve Cihan’ın anısına!”

Put nedir ve nasıl oluşur?

Put tapılan bir nesnedir. Put tapılan bir nesneye atfedilmiş olan putu yapan birey(ler)in değerlerinin tümübirdenidir. Put tapılmayı süreğen kılan tapan tarafından içeriğine göre değersiz nesneden yapılmış hükümranlık-kölelik ilişkisinin sürdüğü yaratılmış zihinsel bir alandır. Put boyun eğmeye gönüllü olan tarafından yaratılan boyun eğmenin simgesidir. Put, kendisine yaratan tarafından ona atfedilen ve kökleri putu yapanın korkularından/inanışlarından su içen dokunulmazlıkların bütünsel somutlaşması ve bunun devamlılığını sağlama aracıdır.

Putu tanımlamaya devam edebiliriz, ancak putun ne olduğundan daha önemli olan onun ortaya çıkışının sürecini tanımlamaktır. Birey (ve de aynı zihinsel değerler ve inanış paylaşımı olan bireylerden oluşan toplum) bir çamurdan, tahta parçasından, taştan veya başka bir maddeden bir şekil, bir heykel, bir simge oluşturur. Bunu oluştururken zamanını harcar, emeğini harcar, ruhsal ve zihinsel enerjisini harcar ve tüm bunları gönüllü olarak yapar. O taş parçası, bir taş parçası olmaya devam eder ta ki onu yontan, biçimlendiren ve oluşmasına emek harcayan birey(ler) tarafından, görünmez bir değer aktarımıyla, ona bir erk kazandırılıncaya kadar.

Okumaya devam et “Put nedir ve nasıl oluşur?”

“Furuğ’un özel hayatını rahat bırakın!”

Kısa süre önce kaybettiğimiz, Furuğ Ferruhzad’ın kız kardeşi Puran Ferruhzad, Furuğ’un özel yaşamıyla ilgili çok özel mektupların yayınlanmasının ticari kaygılar taşıdığını belirtmiştir. Ben burada konuyla ilgili bilgi aktardıktan sonra, Puran ve Furuğ’a saygımın bir işareti olarak birkaç gün önce bu sitede yansıttığım Furuğ’un yayınlanan bir mektubunun çevirisini siteden kaldırmaya karar verdim. Umarım sizlerle aynı düşünceyi paylaşmaktayım… (h.h.)

7 Ekim 2016 tarihinde BBC Farsça’nın sayfasında bir radyo programının metni yayınlandı. Orada şöyle denmekte: “… ‘Şahicim, bana dua etmelisin. Senin sevgili dudaklarına kurban olurum. Sevgili gözlerine kurban olurum. …  …. Ne kadar seviyorum seni, ne kadar seviyorum seni, ne kadar seviyorum seni.’ Bunlar, Furuğ Ferruhzad’ın yazdığı söylenen mektupların birinden bir bölüm olup geçenlerde çıkan bir kitapta yayınlanmıştır. Kitabın yazarı Virginia Üniversitesi Farsça Edebiyat ve Kadın Araştırmaları bölümü hocalarından Ferzane Milani’dir. Bu kitap aslında Furuğ Ferruhzad’ın yaşamıyla ilgili yapılmış olan çok kapsamlı bir çalışmadır. Bu kitapta İbrahim Golestan’a yazılan 15, babasına yazılan 9 ve 6 başka mektup ve birkaç tane de kart postal yer almakta. Mektupları kitapta Furuğ’un el yazısı ile görmekteyiz. Bu mektupların yayınlanması değişik tepkilere yol açmıştır. Bu mektuplar kimileri tarafından yeniden yayınlanırken, birçok kimsenin ise tepkisine yol açmış ve özel hayatın mahremiyeti öne sürülerek, Furuğ’un aşkına hitaben kaleme aldığı mektupların yayınlanmasını ahlak dışı olarak nitelendirilmiş ve Furuğ’u tanımaya yardım etmediği öne sürülmüştür. Onlara göre, Furuğ bunca yıl sonra çok özel olarak kaleme aldıklarının herkesin okuyabileceği şekilde yayınlanacağını bilemezdi.”

Okumaya devam et ““Furuğ’un özel hayatını rahat bırakın!””