uzak, küçük bir beldede sahildeyim
banka uzanmışım
güneş göğsümde deniz kulaklarımda
martıların sesi inip kalkıyor
saçlarının oynaşmasında bir uzak bir yakın
uzak, küçücük bir beldede
geniş bir kordon
unutulmuş gibi sandallar
balıkçılar öteki uçta
bir simit iki çay
güneşi yanımıza alıp gidiyoruz
akşam olunca sobanın çatırtısı karışıyor sesine
biz çocuğuz
biz Julia Kristeva okuyoruz
Deleuze konuşuyoruz iddiaya giriyoruz nesine
sonra kavga ediyoruz sonra sevişiyoruz
sonra ağlıyoruz
sonra ölüyoruz
sonra kollarıma alıyorum acısını derime dantel işliyor
sonra beni ufacık elleriyle taşıyor sokaklardan geçiyoruz
sonra dudakları öyle ince öyle kadife mırıldanıyor ki…
uzak, o küçücük beldede hava kararınca caddede ölüm sessizliği
otobüs bekliyorum yalnız
cebimde küçücük eli, çakıllar ve midye kabukları
cebimde o küçük belde
sırf bu yüzden günbatımlarında yeşil tırnaklarını anımsarım
kızıl saçlarını
sırf bu yüzden insan olurum.
(şiir ve foto:h.h.)