– sen merdivenlerimi tırmanmadın
kuyularıma indin
kayısı çiçekleri açarken saçlarımda
sen adımı unutmaya gittin
– ben senin gözlerini terli avuçlarımda taşırdım
yüreğimde taşırdım çıldıran kalbini
senin gözlerini şehrin gürültüsünden sakınırdım
soluğunu ağzımda saklardım
– bütün delilerimi senin sokaklarına salardım
çıldıran sözcüklerimi sesine verirdim
yoksuldum
kalbimi verirdim
– bir gece uyandım ki yanımda celladım
bir cehennem dalgası
dişlerimin arasına aldım ebedi yağmurunu
öyle çıktım
– sen bende sağırdın ben sende kör
hep alacakaranlıktın kapıda
uzak yollardan gelirdin hep
kısa ölüm zamanlarıma!
– bir kuş yuvası örmüştüm saçlarında
renkli kalemlerle çizerdim avuçlarını
serçeler uyandığında
dilimi senin yanında unuturdum
– elmayı dişler sana verirdim
çorba soğumadan gelsen bari derdim
saçlarım karıştığında
parmaklarını özlerdim
– sen benim kanımı içerdin
ben senin etinle beslenirdim
sen gecenin molozlarıyken ruhumda
ben dipdiri celladındım ayakta
– sen ateş rüzgarıydın
ben suskun harman yeri
– sen dönen kılıçtın
ben ıssız sokak
– ben sende ölürken
– ben sende ölürken
(h.h.)