Bir gün bir adam, diktatöre ver yansın ederek gidiyormuş (Hayır! Siz nerede olduğunu sandınız ki! Hayır, Tahran’da!) Neyse! Diktatöre söve söve gidiyormuş: Katil Şah, diktatör Şah, yalancı Şah, Kan emen Şah, Oro… Çocuğu Şah, inbe Şah falan… Polisler hemen adamı yakalamışlar. “Sen nasıl cüret edersin Şahımıza söversin!?” diye. Adam, istifini bozmadan, “Birincisi ben küfretmiyor, gerçeği söylüyorum, kaldı ki ben bizim Şah’ı kastetmiyorum. Falanca ülkenin kralını kastediyorum,” demiş. Ancak polisler adamı bırakmamışlar, “Bizi kandıramazsın,” demiş polisler, “bu söylediklerin tıpa tıp bizim Şahımıza, bizim diktatöre uyuyor!”
Kıssadan hisse: Kim ki doğruları duyduğunda öfkeden çıldırır, ağzının ayarı bozulur ve ağzı köpürerek ölüm fermanı yağdırır işte o Şah’tır, kraldır! Sen kendi üzerine alma, e mi? :)))
Hiç kuşku yok ki İran Şahı yüzyılımızın en önde gelen diktatörlerindendi ve 35 senelik egemenliği süresince ülkesini yabancı güçlere peşkeş çekti ve halkı yokluk ve yoksulluk içinde yaşamaya mahkum etti, düşünürleri, özgürlükçüleri hapishanelerde işkencelerden geçirdi. Yalaka, iki yüzlü, sinsi ve hain bir sınıfın türemesine yol açtı. Görkemli Şubat Devrimi sırasında ülkesinden kaçtı ve nihayet 27 Temmuz 1980 yılında Kahire’de kanser tedavisi sonrasında öldü. Firavunlar ülkesi Mısır’da toprağa verildi. Görkemli Şubat Devrimi yaklaşık 1 sene sonra dış güçlerin de yardımıyla yenilgiye uğratıldı ve başka bir karanlık dönem daha başladı İran’da.
Ne Hitler ne Franko ne Mussolini ne de Pinochet ve onlara benzer diktatörlerin sonu diğer diktatörlere, diğer ülkesini satan uşak hükümranlara ibret olmamıştır. Zira para, güç ve makam onların gözlerini kör, kulaklarını sağır yapmış ve onlar onmaz bir akıl tutulmasına yakalanmışlardır. Bütün diktatörler, halkını ezen, onların yoksulluğuna göz yuman, özgürlüklerden ürken, cinayet üstüne cinayet işleyen sadece ve sadece kendi çıkarlarını ve etraflarını saran yardakçıların ve yalakaların çıkarlarını güden bu zavallılar tarih sayfalarında nefret ve tiksinti ve en iyi haliyle zavallı bir acımayla anılacaklardır.
