Sadece biraz görmek ve biraz duymak yeterlidir… kendini gören insan evreni görür, kendini tanıyan insan evreni tanır. İnsan vücudundaki milyarlarca hücrenin içindeki milyarlarca
parçacık içindeki milyarlarca zerreciklerin içindeki milyarlarca…
milyarlarca zerrecikten oluşan dünyamıza benzer milyarlarca güneş sistemine benzer sistemden oluşan Samanyoluna benzer milyarlarca galaksiden oluşan milyarlarca evrenden oluşan milyarlarca…
Doğanın şarkılarını dinlemek, doğanın renklerini görmek, doğanın ürkütücü görkemini duyumsamak ve de doğanın mizahını yaşamak! Kaplan orkide mi istersiniz, maymunu taklid eden orkide mi, kuş gagasını taklit eden çiçekler mi yoksa çiçeklerin renklerine taş çıkaran kuşlar mı? Milyarlarca renk, milyarlarca model…
Cennet kuşu ve Cennet kuşu çiçeği!
Kaplan çiçekleri!
Uçan Ördek çiçekleri!
Tavus kuşu ve saksıda yetişdirdiğim sofra soğanı çiçeği!
Sofra soğanından yetişdiriğim çiçek!
Neden sizin renginizde olmayan renklerden dehşete kapılıyorsunuz? Neden farklı rengi görünce ona saldırıyor, onu yok etmek istiyorsunuz? Doğadan bunu da öğrenemediniz? Diyelim ki kulaklarınız doğaya sağır, gözleriniz doğaya kör, zihniniz doğaya kapalıdır; bu renkleri kim yarattı sorusu da mı hiç aklınıza gelmiyor? Yanıtınız Tanrı ise, neden inandığınız Tanrının yarattıklarına karşı bu kadar öfkeli, kinli ve saldırgansınız? Neden insana karşı bu kadar acımasızsınız? Neden bu kadar silah, bu kadar ordu, bu kadar polis, bu kadar savaş?
Bir kez olsun doğanın çoksesliliğine kulak verin, doğanın çokrenkliliğine gönül verin… bırakın gönlünüz dinginliğe kavuşsun… hep yok etmeyi değil biraz da yaratmayı ve birlikte olmanın tadına varmayı deneyin! Ama olmuyor değil mi? Dolar sizi tutsak almış değil mi? Ama ister bilin ister bilmeyin, varlıkta hiç bir şey dolarla ölçülmüyor! Bu zerrelerdeki saklı görkemli evrenler, bu görkemli evrenlerdeki yaşam… bu gökyüzü, bu sayısız galaksiler… aaah bu görkemli varlık dolarla ölçülmüyor, senin ve benim dar görüşlerimizle ölçülmüyor, senin ve benim bağnazlığımızla ölçülmüyor, senin ve benim zavallılığımızla ölçülmüyor!
Sadece bir an…
(29 ekim 2013, h.h.)