gövdemden kızıl bir kısrak geçti elinde kızıl bayrak
deliler sürüsü halay çeker şimdi ay ışığında odamın
bilseniz sormazdınız öykünün en burgaçlı sayfasını yırtarak
şimdi günlerden sus pus bekle…
akıbeti neydi eksik doğan sözcüklerin?
sokaklar dönüp seyrine dalar senin akasya kokulu rüzgar geçişine
çiçek dürbünümü kaybetmişim gidişinle
topacım kırık
öyleyse iyi dinle
yalımı sarhoş şarkılar ağar dilimden!
ve Agusti okurum kendi içime tepetaklak yanarak
iyi dinle:
“sana sahip değilsem yalnızım
Kötürüm teklik
Yasla giyinmiş sessizlik
En vahim anda
Ne kahkaha, ne uçarılık:
Şafağın gözlerini saymaya başlar
Ve her sürüdeki kuşları
Sana sahip değilsem yalnızım
Tarlaların ucunda bir korkuluk
Artık giyemem güneşi
Havanın pelerinini takamam
Yavaş bir salyangoz gibi yürüyorum
Evini sırtında taşıyan
Sana sahip değilsem yalnızım
Ve sesim bir canavar
Sana sahip değilsem yalnızım
En uzun rüzgargülü gibi
Yukarı çıkarken patikasından
Nefis kokulu yorgunluğun
Köpüklü süvarilerin
Birlikte söyleyelim: yalnızsam
Sesim sadece umutsuzluk”
işte bu kadar!
[1] Sana sahip değilsem şiiri Agusti Bartra’ya aittir. Çeviren Cenk Gültekin