yazdıklarım

Rıza Beraheni

Eleka'ya[1]
"ve bir başka gönül o  eceye özgüdür, devler ona eremez."   Tebrizli Şems

düşlerimde gördüğüm tüm kuşların adını      senin için yazmışım burada
tüm sevdiklerimin adını
okuduğum tüm o iyi şiirlerin
ve sıktığım ellerin
tüm çiçeklerin adını     mavi bir saksıda      senin için yazmışım burada
buradan geçerken        bir an bak ayaklarının altına
ben ayaklarının adını senin için yazmışım burada
ve kollarının -aşka ve kelebeklere köprü olunca      
       ve güvercinleri bastırınca kendine-    senin için yazmışım burada

bir döngü ekmişim bahçeye geceleri güneş doldurur onu, gündüzleri, ay
ve tüm gezegenlerden kopmuş özgür bir yıldız      sürgün verir onun hamur mayasından
onu da senin için yazmışım burada

affet beni         ben yıllarcadır senden ayrı düşmüşüm
fakat her zaman, her neyi nerede, gecede veya gündüzde, görmüşsem
ve her kimi öpmüşsem          senin için yazmışım burada
yalnız senin için yazmışım burada
uzaklıkta ve, bağlılıkla;

iri bir kuşun oylumu, yuvada kalmış, yorgunluktan
tüm merakların ruhu, bekleyen gözlerde, odaklaşmış;
ben avare kavimlerin gizlerini          senin için yazmışım burada

ne yazık ki gitmişler benimle omuz omuza toprak caddeleri tırmanan gençler
ben onların adlarını teker teker bilirim
ve yanarım       onların adlarını teker teker okuduğumda
onların tümü dünya düşlerinin çocuklarıydı
rüyalarından benim yorumlarım        dünya halkının dilindedir
düş yorumlarını da       senin için yazmışım burada

bahçelerde        kimi orta yaş ağaçlar yıllardır ağlarlar
yuvalarını kırlangıçlarının çünkü        kasırgalar çalmış
ben genç mumları söylemişim           ağaçların çevresinde yaksınlar
tüm orta yaş ağaçların adını     tüm kırlangıçların adını      senin için yazmışım burada

ve ölüler iki türlüler
ölümün üzerinden       atınca perdeyi ben
alıştır gözlerini göresin diye

ölülerden kimi           sanki hiçbir zaman ölmezlerdi
onlar, fosforlu mezarlarıyla mezarlıktan dönerlerdi
ve aydınlatırlardı kentleri
onlar yeryüzü geleceklerinin ışıklarının aydınlığıydılar;
ve kimi ölüler fakat        mazlumdular
onlar sanki hep yokmuştular;      başından beri yaşamın ölmüştüler
kocaman bir yeraltı süpürgesi     onların teninin kırıntılarını süpürürdü
ve dökerdi dipsiz kuyulara
bu süpürme ve dökmeler doğasıydı tabiatın
ben her iki tür ölünün de adlarını            senin için yazmışım burada

ben güzel bir yüz isterdim       göğsüme yaslayayım        ve öleyim
böyle olmadı ancak         ve olmayacak
yaşamın eli çok daha sıkıdır
"Hafız"ın yaşamına ve ölümüne bak
“Hafız”ın nasıl yaşadığı nispîdir
biz hiçbir zaman bilmeyiz "Hafız" nasıl öldü
sanki ölümünün sıkılmış yumruğunu gizli bir gerek gibi kendisiyle götürmüştür

şimdi         yollardan geçerken
benim aşağılarına süzüldüğüm derin kuyulara bak
bu kuyuların döngülü ağızları var
bakınca gökten sanki onlar birer tefçi parmaklarının deldiği köhne bir teftir
fakat     bu kuyuların çeperleri ardında da         tef çalarlar
Kürt tefleri
ben böyle gitmişim        güneşi görmeye bu dünyadan
-köhne bir tef içinden      çevremde tef çalarlarken-
benim için dünyanın anlamı yoktur
ben güzel bir yüz isterdim göğsüme yaslayayım       ve öleyim
fakat olmadı
yaşamın eli çok daha sıkıdır
hissi bir insanın      duyduğu acı         bitimsizdir
ben bu ilk ve son usareyi de       senin için yazmışım burada

ruhum gerçi yıkımın açığa vurulmasıdır
zihnim fakat en şaşılası şeydir
benim için bu şeyleri söylemek her gün biraz daha zorlaşmış hep
ben tüm bu çağların hafızı değilim[2] 
ancak ölsem de      hiçbir şey       sekmez aklımdan
bir ömür geçmiş ve gelmeyecek       yalnız olan benim değil herkesin ömrü
ben âlemin ve âdemin anılarını       döngü içinde     ekmişim bahçeye
o döngü      bahçede     benim hayatımın hissinin ürünüydü
ağaç dalından düşen her meyve döngüye düşer
yinelenir döngüde
yinelenme ve ara, yinelenme ve döngü, döngülerin yinelenmesi aralar ortasında
benim hayatımın hissinin ürünüydü        
ben bu döngüsel bakışları da         senin için yazmışım burada

şimdi     daha da yaklaş ve, benden al          bahçe kapısının anahtarını
o bahçenin yolunu     anahtar üzerinde     senin için yazmışım burada
ben yıllarcadır senden ayrı düşmüşüm
ve uyumaya gidiyorum
ben perdeyi çektim bir kenara
şimdi sen      rahat rahat       kelebeksi dolaş bahçede
ben kelebeklerin kanatlarını da      yeni renklerle      senin için yazmışım burada

Birinci yazılış: Ekim 1990
Son yazılış :  Eylül 1993
Farsçadan çeviri: h.hüsrevşahi
kelebeklere, Dünya Yayınları, 2004

[1] Şairin ilk evliliğinden olan kızı

[2] Buradaki “hafız” iki anlamda kullanılmış; birincisi ezbere bilen diğeri ise şair Hafız’a gönderi olarak.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s