selamlarımla geldim sana gözyaşlarımla
ezberlediğim aşk şiirleriyle ayetlerimle
en şehvetli öpüşmelerle geldim inlemelerimle
sana alevlerden çaldığım söylencelerle geldim dualarımla
sana kırık bir güz akşamıyla leylak kokulu sokaklarımla geldim
alın terimle geldim sana
yalanlarımla sana ihanetlerimle
sana öldürdüğüm havarilerimin kanı elimde
sana unutulmuş dağ kovuklarındaki son kibritle
sana şahin inişlerimle geldim güvercin korkularımla
suskularımla geldim sana
saksılarımdaki bahar sözcükleriyle
ağrılarımla geldim fırtınalarımla
yattığın sere serpe yatağına ölümlerimle geldim
her bakışında yeniden dirilmelerimle
dokunamadığım dokundukça doyamadığım benim
sen benim buldukça yitirdiğim
ben en ustalığımda bir siteminle çaylak keşifçi
sen benim yüzyıllarımın terra incognita’m
hep terra incognita’m sevgilim
(h.h., 21/09/2012, foto Alıntı: They don't make flying horses like the used to..., Photo Credit: Warner Bros.)
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
İlgili