Nişabur sokaklarında ölmek

yağmur yağmış sesinizde güneş doğmuş gibidir       gözlerinizde renkli balonlar havalanmış
siz eski tapınakların büyüsünü serpiyorsunuz güvercinlere
ağaçlar diyor ki sus ve dinle               susup ve dinliyorum sizi bayan
ezan sizin günbatımınızdan yükseliyor
közlere dağılan üzerlik kokusu havada
 

denize doğru yürüyüşünüz bayan o kadim efsaneyi anımsatıyor
çağırmasam sanki dalgaların üzerinden geçip varacaktınız
oturuyorsunuz başınızı dizlerinize eğiyorsunuz
duman uzun saçak saçlarınızın arasından tütüyor          yüzünüz yüzüme yaslanmış
gözlerim yazıtlarınızda yanıyor           duman saçlarınızın arasından tütüyor
 
beni içinizdeki halılara dokumayın bayan
tezgahtan indirin beni ve uzanın göğsüme
kaldırımdaki ıslak kanatlı serçeler uçup konup uçuyor yüzünüzde
parmağınızın ucunda şebboylar           parmağınızın ucunda bal kovanı
 
yağmur Arnavut taşları arasından süzülüyor
şemsiyesiz hayat sizinle güzeldir bayan
yaprakların iri damlası gülüşünüze karışıyor
şarkılar hep bu saatte güzeldir bayan
ay sonra doğacak bulutlarınızdan
Nişabur sokaklarında sizi öpmüştüm sarhoş
sonrası serseri sevdalı bir ceset
(h.h.)

Yorum bırakın