orospusunu arayan adam (öykü)

…. adamın ayağı da kanamış… üşüyorum… dışarıda kar ince ince serpişiyor…  kaç ay oldu… gelmez artık… senin yüzünden… orospu.. onu aramaya gideceğim… görüyorsun işte bu adam da çekip gitmiyor… dışarı çıkmıyorum belki çeker gider diye… gitmiyor… arkadaşını alıp getirmiş…  ne zaman…  herhalde ben uyurken sokmuş eve… belki de yatak üzerinde kanlar içinde yatan adamı hakladıktan sonra… şimdi de bu soğuk havada bir don bir gömlek ortalıkta… arkadaşı koltukta oturmuş ağlıyor… başını almış elleri arasına… benim onlarla bir işim yok… bırak ne halleri varsa görsünler… bağırıp çağırsınlar… adam odada fır dönüyor… yeter artık  ne zamana kadar sızlayacaksın….  ellerini kulaklarına tıkayarak arkadaşına bağırıyor… arkadaşı yatağı gösteriyor… sızlıyor… örtüyü çenesinden yukarı çekme  kanlı çarşafı da at gitsinbaşımı hangi duvara vurayım  ha  Bıktım usandım… hangi taşı başıma çalayım  senden kurtulmak için… beni delirteceksin sonunda  aaaaay adam nasıl da çığlık atıyor… titriyorum… beni görmesinler yeter… mutfağa bakan kapının yanında yere çöküyorum… arkadaşı mırıldanıyor… alnı buz kesilmiş… öptüm…  dudaklarım dondu alnında kaldı...  hızla ayağa fırlıyor…  yatağa doğru yürüyor… cesedin üzerine eğiliyor… gözlerini açsana… bir açsan… görsen… ben neden onun gibi gülemiyorum… bir kez…  kanlı çarşafı kavrıyor ve sıkıyor… sadece bir kez açsan… bir gözünde beni görsen bir gözünde seni… sırtını cesede dönüyor… adama bakıyor… sesi kısılmış… bırak kolları öylece örtünün dışında kalsın…  sağ elinin ayası ile yanağını hızla eziyor… yine yüzümde ben çıkmış…  baksana

 ne beni  gece deşip çıkarttım diyorsun… sabah yine sızlıyorsun…  diyor, gülüyor… kollarını havaya kaldırıyor… koltuğunun altındaki terden yapış yapış kılları gösterir gibi…  ben oynayacağım  başlıyor oynamaya… türkü söylemeye… pencereden taş gelir ay beri bak beri bak…  adam duruyor…  arkadaşına dönüyor… yatağı gösteriyor… onun gözünde hiçbir şey yok…  her şey çoktan yok olup gitmiş…  göz çukurunda göz bile yok seni sarsak… zevzek  bağırarak oynamaya başlıyor tekrar… yalancı… yalancı….

arkadaşı ürküyor… bağırma… sokaktaki adamı görmüyor musun  o uzun siyah paltolu adamı  bak  karşı kaldırımda…  sesini iyice kısıyor… pencerenin toz tutmuş perdesini hafifçe aralıyor… bak bir şeyler diyor… dinlesene… beni çağırıyor…  dönünce yerdeki şarap şişelerini tekmeliyor… yalancı… yalancı… pencereden taş gelir… pencereden taş… aptal…  adam duruyor… sokağa bakıyor… dişlerim tıkırdıyor…  adam neşelidir… sokakta çıt yok… herkes dilsiz kalmış be adam…  hepsi dillerini uyurken çiğnemiş… kendi dillerini yemiş yutmuşlar…  adam kahkaha atıyor ve parmağını arkadaşına doğrultuyor… sen dün gece bardağı getirmeseydin… diyor… cesedi gösteriyor… şimdi bu da kalkar benimle oynardı…  zavallı adam…. pencereden…. pencereden…  adam beni görmüyor…  oda kalmış sidik ve taze kan kokuyor… bir de koltuğunun altından kalkan ter kokusu…  arkadaşı kendini tekrar koltuğa atıyor… başını elleri arasına alıyor ağlıyor…  hıçkırıyor… kes sesini artık, bardağı sen getirdin…  ben de ilaçları onun avcuna döktüm.  karısı da dırdır ediyordu…  adam kahkaha atıyor… onun için de eve girer girmez eşikte yere yatırdı yüzü koyun kalçasını aldı elleri arasına…  arkadan….  kadın da gülüyordu….  arkadaşı sözünü kesiyor… ama gece yine başlamış dırdıra… sonra da bağırmış…  o orospudan ne zaman vazgeçeceksin… adam birden duruyor… ben bardak falan getirmedim… arkadaşı telaşlı… ben bardağı dolaba koymak istedim düştü kırıldı…  bir tane daha aldım o da düştü kırıldı.  bak elimi kestim…  yüzümdeki beni silmeye artık gücüm kalmadı…  sokaktaki adam da durmadan beni çağırıyor…  çarşafı ayaklarının üzerine çek…  bak  gözleri kan içinde… ayağa kalkıyorum… sessizce mutfağa geçiyorum… beni görmelerini istemiyorum… kaç gündür yıkanmamış bulaşıklar tepeleme duruyor… yıkayamam şimdi… canım çekmiyor… bir bardak almak istiyorum… dolapta bardak kalmamış… bulaşıkların arasında bir tane görüyorum… içinde kahve kurumuş… alırken bir hamam böceği koşuyor… korkuyorum… bardağı yıkamak istiyorum… sular kesildi kesilecek… kırık kenarı parmağımı kesiyor… bardağa su koyuyorum… adamın sesi odadan geliyor… parmağını nasıl çeviriyordu sanki yoğurt tasını karıştırıyordu…  karısı o sabah çekip gitti… parmağı havada çizgi çiziyordu… idam edilenler gibi…  kahkaha atıyor… idam edilsinler ki arzuları kalmasın… gözleri arkalarında kalmasın… sen bardağı verdin eline o da başladı parmağı ile avcundaki hapları saymaya… başını iki yana salladı…  odaya dönüyorum….  yeter artık tahammülüm kalmadı sana… adam bağırıyor… arkadaşı mırıldanıyor… bir tek sağlam bardak kalmadı…  hepsi kırıldı…  ben onun orospusunu getirmeye gitmiştim…  gizlice… sokaktaki adam o gün bu gün peşimde…  ne zaman gelip kaldıracaklar bu cenazeyi… zavallı… gel bodruma taşıyalım… adam cesedin yüzüne eğiliyor… çiviyi tak tak çivileyecekler… dilsiz cemaat tabutu omuzlayacak… adam doğru söylüyor…  komşular, onu tanıyanlar tanımayanlar cenazeyi bir müjde gibi bulacaklar… sonra ağlaya ağlaya gezdirecekler… saklamak için de yer arayacaklar…. ama hepsi kendi kendilerini taşıyacak…  çünkü bu şehirde bütün sevgililer orospudur… bu ceset de düşecek kendi orospusunun peşine… orospusunu arayan adamı yatağında balta ile kimsenin öldürmediğini kimse bilemeyecek…  başım ağrıyor… cebimden hapları alıyorum… avcumda sayıyorum… iki tane, hayır biraz fazla ağrıyor başım… üstüne su içiyorum… bu adamların sesini kesmek için ambara iniyorum… baltayı yerinde görmeyince korkuyorum yukarı çıkıyorum… adam arkadaşına dönmüş bağırıyor hâlâ… bardağı sen getirmeseydin konuşurdu… şimdi ağzına kan doluşmuş… konuşamıyor…  fakat fatihasını okuduk… bir hamd üç kulhuvallah… sen de üfle… üflesene… arkadaşı üflemeden öfkeleniyor birden… sabrımı taşırma… zaten sokaktaki adam diyor git ambara al baltayı…… bardakların hepsi kırıldı… bir… iki… sus… sayamıyorum… bir…. iki…..  adam da arkadaşına öfkeyle bakıyor… arkadaşı iki adım ileri atlıyor… sen istiyorsun ki beni de bu adamı öldürdüğün gibi öldüresin… baltayla… bahane arıyorsun… dışarıdaki adamı da sen çağırdın… adam ellerini yine havaya kaldırıyor… pencereden taş gelir… pencereden… pencereden… taş gelir… taş gelir… yorgunum… uykum var… uyumak istiyorum… cesedin yanında boş yere uzanıyorum… kollarımı çarşafın altına sokuyorum… olmuyor… çıkarıyorum… çarşafı çeneme kadar kaldırıyorum… göz kapaklarımın aralığından onları seyrediyorum… adamın arkadaşı deliler gibidir… uysallığını kaybetmiş… her iki elini adamın başına vuracak gibi kaldırıp indiriyor… Allah kahretsin seni… yüzümdeki beni silmek bahanesiyle ne kadar acıttın canımı… sokaktaki adam diyor başıma ne geldiyse senin yüzünden geldi… al baltayı diyor… gözlerimi kapıyorum… adamın bezgin sesi kulaklarıma doluşuyor… ben sokağa çıkacağım artık…  arkadaşı karşı koyuyor… hayır çıkamazsın… sokak bahanesiyle beni öldürmek için birilerini bulacaksın…. sen, ben bir de bu kanına belenmiş adam… ayrılamayız… balta nerede… adamın bağırtısı kırık bardak gibi kulaklarımı kesiyor… zırvalama… zaten sen benden nefret ediyorsun… baltayı da sen aldın… beni öldürmek istiyorsun… bağrışıyorlar… sokaktaki adam da bağırıyor… orospumu ne kadar çok özlediğimi anımsıyorum… bu seslerden kopmak istiyorum. 

bari bir balta da benim kafama indir…

o orospuyu bu evden sen kaçırdın…

o kadına sorsana… hani eşikte…

indir baltayı….

bu adamın orospusu nerede gider bulurum…

baltayı indireceksin ki bu yatan adam da kalksın oynasın…

ona vurun kurtarın kendinizi…. orospu size gelir…

bu cemaat dilsiz kalacak…

biliyorum artık… adam doğru söylüyor…  bu kalabalık dilsiz kalacak… orospusu olmayan şehrin dili olmaz… şarkılar… şiirler… hepsi de yalnızca orospulara yakışır… öpmek de.. sevişmek de… dilsiz kalabalık gelecek ve bu cesedi tabuta koyacak… ama onlar kendi tabutunu taşıyacaklar… boş tabutları… gözyaşları arasında… sevgilisi olmayan şehir gülemez ki…  eve dönünce de dillerini çiğneyecekler…

kaldırın baltayı… bakın yatakta işte…

sen bana vurmadan…

kaldırın…

kesin sesinizi…  yatıyorum işte boş yatakta… indirin baltayı… ben kanlar içinde orospumu aramaya gideceğim… bu kalabalık boş tabutu taşıyacak…

 

Haşim Hüsrevşahi
Azerbaycan Türkçesi, Haziran 1999 Toronto
Türkçe, 18 Mayıs 2002, Ankara
Son gözden geçirme, Temmuz 2003

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s