Türkiye’de Korona belası ile savaşta en ön safta yer alan sağlık personeli 1 dakika boyunca alkışlandı… ve galiba bu alkışa 14 gün devam edilecek. Tabii ki halkın bir şeylerin farkına varması ve onu alkışlaması güzeldir. Ama bir hastanede Koronalı yakınlarını ziyareti engellenen bir yaratığın hastane bekçisini döner bıçağıyla ölümün eşiğine göndermesine ne demeli? Biri uzunca bir yazısında sormuş sağlık sistemi, tıp fakülteleri, sağlık sanayi yok edilirken, bilim yerine hurafe ön plana çıkartılırken neredeydiniz? Korona belası uzun sürecek bir toplumsal değişim sürecini başlatmıştır. Bir aydınlanma ve değişim dönemi. İran’da ise bu değişim çok derin etkilerini göstermeye başladı bile. Bir vatandaşın bu konuda yazdıklarını hiç değiştirmeden size aktarmak isterim:
“Onlar değerli canlarını ortaya koydular ama “Bu mazlum vatanın tarih yazanları”na dönüştüler. O tarih ki sonraları Korona’dan önce ve sonraya bölünecek. Bu günlerde aramızdan ayrılan doktorlar, hemşireler ve sağlık personeli, yarın İran’ın aydınlanma döneminin temelini atanlar olarak tanınacaklardır.
Devrim’den sonraki İran’da değişimin ne reformistlerin çabasından ne ekonomik olarak alt sınıfı oluşturanların patlayışından değil, toplumun gözünde tuzu kuru tasasızlar olarak bilinen bir sınıf tarafından olacağını daha birkaç ay öncesine kadar kim hayal edebilirdi ki? Bu nasıl bir paradokstur! “Doktor ve Hemşire sınıfı” pratiklerinde acının, derdin ve üzüncün saldırısında halk için bütün iddiası olanlardan çok daha fazla halkın acısına aşina olduklarını gösterdiler.
Gerçek şudur, bu grup belki aklında hiç yoktu ki inançsal köklü geleneğin ağır sütunlarını sarsan toplumsal bir sınıf olarak bu denli geniş değişimin başlatanları olsunlar. Zira tıp camiası her zaman kendini bir meslek grubu olarak tanımlardı, ama bilimsel dayanakları sayesinde diğerlerinden ayrıcalıklı konumu olan bir meslek grubu.
Bir epideminin, toplumda referans grubunun (sınıfının) yer değiştirmesine yol açacağına kim inanabilirdi? Yani din fakihlerinin yerine tıp bilim insanlarının geçişine?
Ama oldu. Başlangıçta halkın dini duygularını kışkırtmak ve dualarla şifa bulmaya yeltenme çabalamalarının (bir Cuma namazını kıldıran imam, Cuma hutbesini yazılı olarak yayınladı ve Cuma namazının tatil edilmesine sert bir dille itiraz etti) ardından ve krizin genişleyip derinleşmesiyle lider durumundaki din adamları sessizliğe gömüldüler ve tümüyle sahneyi terk ettiler. Böylece doktorlar ve hemşireler istememiş olsalar bile krizle ulusal mücadelenin başına geçtiler ve toplum tarafından oldukça çabuk ve olumlu bir şekilde karşılandılar.
Elbette, toplumun zihnindeki yanlış geleneksel inanışların yıkılışının sonuçlarını irdelemek için henüz çok erkendir ancak kesin olan şu ki, Korona sonrası İslam Cumhuriyeti Korona öncesinden farklı olacak.
Çok açıktır; doktorların toplumun siyasi liderliğine soyunacakları beklenmiyor, ama krizin sonlandığı günün ertesinde (ki umarız bir an evvel gelir) kesin olan ve istenen o ki artık din adamlarının o kutsallık halesinden ve ilahilik iddialarından dışarı düşecekler ve kendi yarattıkları metafizik cennetlerinden kovulup, bu kara toprağa ayak basacaklar. Zira, din adamlarının virtleri, muskaları ve duaları, İran’ın dini merkezine saldırma cüreti gösteren bu dil anlamaz virüs tehlikesinden onların hiçbirini kurtaramadı.
Cehalet ve beceriksizlikle, bütün dünyadan ilişkisi kesilen yalnız bir ülkede, halkın emniyetli sığınağı olmak için sınırlı olanaklar ve donanımla tehlikenin kalbine yürüyen İran’ın doktorlarına selam olsun!
20 Mart 2020
Murteza”
Not: Doktorlar diğer bütün sağlık personelini örgütleyerek bu çetin mücadeleye liderlik yapmışlar. Bu nedenle “İran doktorlarına selam” aynı zamanda sağlık ordusunun tüm bireylerine gönderilen selamdır. (h.h.)


