Mayıs’a mersiye (şimdiden)

…

alevimsin kömürümde
hangi gök şaklaması yakacak
bakma
unutma bir de
artık bir soluk gibi
son gibi
unutma
bir de bahçede beraber menekşe toplar gibi
gülerken mayıs rüzgarı yani

artık dayanamam dediğimde duy isterim
bir bu yanıma bir öteki yanıma
yani güneşsin
aysın
meltem ve sis gözlerimde
kulaklarımda şiir yani

unuttum dedim ezelden ağlarken
bir deniz sahili
sisli bir Kadıköy,
Ankara ya da
ne fark eder
bir meyhane var kapıları açık gözlerine hep…

yorgunum, bir tar çalar
kalbim
hüzünlü hüzünsüz
ölümlü ölümsüz
ne fark eder
yeter ki adımı unutma

bir tarih yazdım
ellerimin açık çölüne
ayrılığın acı yalanına kanmak istedim
olmadı
bil ki buradasın
yaramın ta içinde
ötesinde sislerimin
rüzgârımın çöpünde tozunda
en mahrem sırrında şiirimin

bak dedim de baktın, bakmadın ya da
ne fark eder
ellerinde ölen ben değil miydim
bu dünya olsun olmasın
ben geçmedim mi sokaklarından
artık ne fark eder

…..

(bu şiir sürüp gider… öyle ya da böyle)

(h.h.)