Afgan bir gazetecinin, seçimlerde hileyle ikinci kez seçilen İran eski cumhurbaşkanı Ahmedi Nejad hakkındaki yazısı!
Ahmedi Nejad garip ve aynı zamanda tanıdık bir olgudur. Onun davranışı birçoğunun gözünde, elinde silahıyla bir Besic[1] gencinin kaba ve hakaret dolu davranışını canlandırır, saygın vatandaşları öyle küçük düşürür ki artık hiçbir şeyi gözü görmez; toplumsal onurları, kültürel değerleri ve beğeni ve tutumları ayaklar altında alınır, özel yaşamlarına tecavüz edilir ve propaganda sistemi sürekli damdan duvardan herkesin şükretmesi gerektiğini çığırır; güya ülkede üçüncü bin yılın mucizesi gerçekleşmiştir! Ahmedi Nejad varoşları organize gücün merkezini güçlendirsin diye organize ediyor, yoksul halkı kendi arabasının arkasından koşturtuyor ve onlar da koşuyorlar, bir birlerini itekleyerek, birbirlerine omuz atarak, gürültü patırtı kopararak, toz toprak içinde! Ahmedi Nejad sürekli cihat içinde olan sultanlar cinsindendir. O merkezin servetini, sınırların imarı için değil, sınırları yeniden ele geçirmek için ve kulluk halkasına eklemek için boşaltır. O düzenin mühendisidir; ama İslam hükümetinin ilk başındaki mühendisler gibi değil, hani mollaların hizmetine girdiler yapıcı olsunlar ve teknoloji ile imanın birleşmesinin mucizesini gözler önüne sersinler diye mühendisler vardılar ya! Önce teknik imanın hizmetindeydi. Ahmedi Nejad konu olunca iman kendisi bir teknik konu olur. O doktor-mühendis olmuş bir remmaldır[2]! Onun kafasında cin ve atom, mucize ve santrifüj, miraç ve füze yan yana dizilmişler. Ahmedi Nejad herkese ders verir, o anasının gözüdür, mollaların meclisinde bile din dersi verir, ayı oynatanın yanında külhanbeyidir!
Ahmedi Nejad rezilliğin ve saflığın birleşimidir. O bizim kültürel özelliklerimizin en kötülerini kendinde toplamış, bu nedenle de bizden biri gibi görünür! Yalan söyler, çoğu zaman da dürüstçe yalan söyler! Abartır, kurnazdır, nerede eksik getirirse kurnazlığı ile kapatabileceğini düşünür. Hepimizin içinde birazcık Ahmedi Nejad yatar ve kendini gösterir. Ahmedi Nejad hakaret eden bir hakirdir, küçük düşüren bir küçük düşürülmüş! İçi nefretle dolup taşmakta ama kerameti var! Kendi nefret konusuna baktığında sanıyor ki peygamberdir, seçilmiş ki onu dalaletten kurtarsın!
Ahmedi Nejad moderniteye sıçramış gelenektir. O bizim modern geri kalmışlığımızın ve geri kalmış modernitemizin simgesidir. O kültürel yenilginin bildirgesidir. Ahmedi Nejad bizim ciddi olmayışımızın göstergesidir. O Kum şehrindeyken, ışıktan bir hale beni çevreledi[3], dediğinde, Hücetülislamlar bu hücceti ciddiye almaları gerekirdi, başlarındaki sarığı yere çarpıp, gömlek yırtmaları, onun giysilerini yırtıp her bir parçasını teberrük diye kapışmalıydılar. O, mutfakta atom enerjisine ulaştığını söylediğinde[4], okullar ve üniversiteler kapanmalıydı ve kapılarına “Bu virane yer ikinci bildirime kadar kapalıdır,” diye yazmalıydılar ve öğretmenler utançlarından yüzlerini kapatmalıydılar.
Ahmedi Nejad bizden biridir. Onun yandaşları da bizim vatandaşlarımızdır. Ahmedi Nejad ile bazı muhalif grupların liderleri arasında pek o kadar da önemli bir fark yok. İran aydınlarının içinde bir çeşit Ahmedi Nejadizm yatar. Saçmaladığı zaman, çok gayrı ciddi olmakla birlikte, çok ciddileşir. Ahmedi Nejad İslam Cumhuriyeti’nin “halkçı” yanıdır. Bir yan ki eleştirmenlerin birçoğu o yanı görmüyor, çünkü devleti eleştirmekten toplumu eleştirmeye varamamışlar henüz ve devlet ile toplumun elbirliği ve yön birliğinden gafiller. Şimdi her şey komplo ve darbe ile açıklanmakta. Boyutlarını bilemediğimiz bir sahtekarlık almış başını gidiyor. Bu dinci popülist faşizmi gözden kaçırmamak için, her şeyi sahtekarlık ve darbe üzerine kurmamak için, Ahmedi Nejad’ın oyu 1 milyon olsa dahi, dinci faşizmin toplumsal köklerini ciddiye almalıyız.
Küçük insanların gölgelerinin büyüdüğü ülkelerde güneş batmak üzeredir.
Hiçbir sermaye akıl gibi ve hiçbir yoksulluk cehaletten daha büyük olamaz. Ben karanlıkla savaşmak için kılıç çekmem, ışık yakarım!
(Farsçadan çeviri: h.h.,
Kaynakça, Afgan haber portalı Nigam, 28 Mart 2016)
[1] İslam Cumhuriyeti’nin milis kuvveti. Çoğu yazıp okuması olmayan lümpenlerden oluşmuştur.
[2] Remil atan falcı.
[3] BM konuşmasını yaparken etrafını nurdan bir halenin sardığını ve BM’te herkesin onu hayranlıkla dineldiğini söylemişti.
[4] Ben mutfağımda atom enerjisi ürettim, demişti.