Bak, Berkinim bak!

berk-3

Bak! Zira senin gibi ölüler birçok diriden çok daha iyi görür tarihi!

Berkin, karakaşlı, kara yazgılı çocuk! Biliyorsun karanlık bir çağda yaşıyoruz! Onlar özgürlüğümüzü çaldılar, yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizi çaldılar, emeğimizi çalıdalar, tarihimizi çaldılar, yetmedi dilimizi, kültürümüzü çaldılar! Doymadılar sözcüklerimizi çaldılar, yetmedi dinimizi, inancımızı çaldılar, doymadılar ışığımızı, beynimizi, yüreğimizi ruhumuzu çalmaya kalkıştılar. Güzel çocuk! Biz özgürlüğümüzü, toprağımızı, emeğimizi, tarihimizi, kültürümüzü, dilimizi, inancımızı, sözcüklerimizi ve çaldıkları her şeyimizi geri almak için direndik. Ruhumuzu satmadık, çaldırtmadık, kalbimizi satmadık çaldırtmadık… Onlar karanlık saçtıkça biz birer birer yandık aydınlığımızı, ışığımızı satmadık, çaldırtmadık, dayandık birbirimizin yüreğine kalabalıklaştık…

Aaah karakaşlı, bahar gülüşlü çocuk, karanlık bir çağda yaşıyoruz… Onlar sen istemeden seni hep 14 yaşında kalmaya mahkûm ettiler! Küçücük mezarına kardeşlerin, arkadaşların, abilerini ablaların, amcaların, annelerin, dedelerin küçücük mezarına karanfiller attılar, doyunca oynayamadığın miskteler attılar, gözyaşlarıyla suladılar mezarının taze toprağını… Ve dünyadaki karanlığın hükümranları öfkelendiler, köpürdüler… onlar sana özgürlüğünü istediğin için sana düşman dediler, alamadığın ekmeğin herkesin hakkı olduğunu o küçücük yaşamında ruhunda, kanında hissettiğin için sana asi dediler, eşitlik güzeldir dediğin için, güneş güzeldir dediğin için, benim annem de babam da insanca yaşamalı dediğin için sana sapkın dediler, eşkiya dediler… aaah benim küçücük sevgili eşkiyam!

Berkinim, biliyor musun ben doktorum, çocuk doktoru! Bilemezsin nereden bileceksin! Seninle top oynamadık, satranç oynamadık, birlikte ekmek almaya gitmedik ki hiç! Sana masal anlatmadım ki hiç! -biliyor musun ben çok güzel masal anlatırım!- bilemezsin! Nereden bileceksin! Ben her gün onlarca çocuğun acısını dindirmeye çabalıyorum, ama senin acını dindiremediğim için çok utanıyorum, çok üzülüyorum… Senin için ve senin gibi milyonlarca çocuk için daha güzel bir dünya yaratamadığımız için utanıyorum, üzülüyorum… Hayatı sana ve senin gibi milyonlarca çocuğa dar edenlerle, haram edenler aynı zaman dilimine sıkışıp kaldığım için utanıyorum, üzülüyorum! Affet beni !

Berkinim, ülkemizdeki bu hengâme nedendir biliyor musun? Sana anlatayım! Dünyadaki karanlığın hükümranları, hükümlerini sürdürebilmek için bizim kölelikten kurtulmamızı istemezler. Onlar ülkelerimizi bölerek ve böldükçe kendi uşaklarını işbaşına getirerek hükümranlıkları devam ettirmek isterler. Komşumuz Irak’ta, o ülkenin petrolüne ve bütün zenginliklerine hükümranlıklarını pekiştirmek için önce o ülkeyi yüzbinlerce masum insanı öldürerek işgal ettiler, sonra kalan insanlarını inançlarına göre ayırdılar… Şii dediler, Sünni dediler. Sonra Sünnilerin olduğu yerlere bomba koydular, dediler ki Şiiler yapmış, Şiilerin olduğu yerlere bomba koydular dediler ki Sünniler yapmış… Binlerce masum insanın kanını dökerken o hengâmede, ülkenin kuzeyinde sessizce ve sinsice yeni bir devlet yarattılar… İsrail’in ve Amerika’nın emrinde olan, Kürt halkının özgürlüğünü bahane ederek ve aslında o halkın özgürlüğünden it gibi korkan toprak ağaları, aşiret reisleri, petrol ağalarından bir sınıf için parlamento ayarladılar, anayasa yazdılar, bayrak uydurdular, ordu ve polis teşkilatı organize ettiler ve ayırdılar ülkeden ve Kürdistan dediler adına… Komşumuz Suriye’yi biliyorsun. Oraya onlarca çete soktular, iç savaş çıkardılar… ülke barış içinde yaşarken altını üstüne getirdiler ve bizden de dağdan inenlerden bir bölümü –bak bir bölümü diyorum hepsi değil!- inenler oraya gittiler o hengamede Amerika’nın ve İsrail’in emrinde olan özerk Kürt bölgesi yarattılar… Şimdi sıra bizim memlekete gelmiş karakaşlı çocuk! Sağcı-solcu dediler ayırdılar, dinci-dinsiz dediler ayırdılar, Müslüman, Hırstıysan, Yahudi dediler ayırdılar. Müslümanları Sünni, Alevi dediler ayırdılar. Sünnileri, Şafii, Hanefi, Hambeli dediler ayırdılar. Bu tarikat o tarikat dediler ayırdılar. Bu şeyh, o şeyh dediler ayırdılar… Paralel, dikey, verev dediler ayırdılar… Benim, senin dediler ayırdılar… Ayırdılar ve şimdi sıra geldi bu ayrışanları çarpıştırmaya! Niçin? Çünkü ülkenin Güneydoğusunda İsrail’in ve Amerika’nın emrinde olan, toprak ağalarının, aşiret reislerinin, petrol tüccarlarının, kaçakçıların egemen olduğu bir devlet yaratmak istiyorlar! Burada kardeş kardeşi öldürürken orada ülkeyi parçalamak istiyorlar! Parçalanan parçayı, Irak’ta yarattıkları, Suriye’de yarattıklarıyla birleştirmek istiyorlar da ondan!

Aaaah Berkinim, inanıyorum senin ve senin gibilerin kanından oluşan kan gölünde yükselen devletler asla payidar olmayacaklar! Bak Firavunların mezarlarına, bak Kesraların harabelerine! Bak! Zira senin gibi ölüler birçok diriden çok daha iyi görür tarihi! Işık içinde yat çocuk!

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s