Şimdiye kadar verdiği demeçlerle Türkiye’nin tarihindeki yerini açık -ve sanımca dönüşü olmayacak- bir şekilde belirleyen Orhan Pamuk; emperyalizmin bölgedeki emellerinin bir parçası olan enerji kaynaklarını koşulsuz ve rakipsiz ele geçirmek yolunda başlattığı “Arap Baharı”, “Büyük Orta Doğu Projesi”, “Vadedişmiş Kutsal Topraklar”, “Özgürlük ve Bağımsızlık” naraları ve safsatalarıyla egemen
devletleri yıkma, halklar arasında dine, mezhebe, ırka dayalı nifak yaratmak, ülkeleri bölmek ve yeni coğrafyada yeni çakma devletler kurma planlarını desteklemekle yeni paye edinmiştir. Bu paye, emperyalistler yanında pek değerli olabilir ancak halklar önünde pespayelikten öte bir durum yaratamaz. Halklar emperyalist cinayetlerden kurtulmaya çabalarken bir avuç sözde aydın onların zihinlerine yeni zincirler takmaya yeltenmekteler… Boşuna! Boşunadır Sayın Pamuk! Köleler tarih boyunca zincirlerini imparatorlara ve prenslere rağmen koparmışlar ve koparmaya da devam edecekler.