geçtim beklemekten uzun hikayedir
gece bana gündüzleri uğramaz
gece uykudayken gelir şşşşşşt deyince ağzı şarap tadındadır hatıralarım karışır
o hep kızar söylenir öper koklar ve hep kızar
çağırır beni kollarının beşiğine yatırır
sallar bebek gibi dudaklarının dualarını üfler yüzüme ve hep kızar
dudakları ipek çiçeği cinsindendir hünnap kasidesi okur ben anlamam
ben anlamamı yitirmişim
dilinin dişil tadı var basit ve tuhaf bir şiir gibidir delidir delirtir beni
bu dilde hiç gerek yoktur
bilir onun yanında yanımın yan anlamı var susar dalında elma kokar
bana bakınca anlarım uyanmamışım gözleri hep doğdu doğacak güneş
güneş diğer yanından doğar farkındadır
parmağının serçesini ağzıma dayar em der emerim kafam karışır
benim sarhoşluğumun kanatları yok uçmaz ayakları yok gitmez
gider döner yanımda yatar tarçın kokar sardunya yaprağı
koşar yağan bulutlarımın altında fesleğenleri ıslanır kafam karışır güler
aramla dili arasında dört döner dilimle onun arası bozulmaz sever
selam deyince balkonuma bir güvercin konar kulaklarımda işareti var
beklemekten geçtim kalmak başka öyküdür
gece bana gündüzleri uğramaz
gece güneş uğrar yanımı alıp götürür
yansız kalırım ondan sonra ben kimim?
bilir onun yanında günebakan tarlasında kaybolurum adam olmam
koynuna alır beni git der tuhaftır ama göğsüne yatırır uç der
ben daha yeni doğdum uçamam
öyle güler ki sanki her yerde ayaklanma var yanaklarında devrim çiçekleri açar
yan baktığında kaşının ardından çıtır çıtır tan atar sesinde taze bir yan var
şak şak vuran yağmur tanesi sanki taşlara dişinde vişne çatlar nar nar
dizlerinin rahlesine yatırır yazgımı yazar bozar okur öldürür beni ölünce kızar
okşar saçımı ağıt yakar inler ve hep kızar
gece bana gündüzleri uğramaz
güneş gece gelir kalk der
alıp götürür naşımı yalar yıkar bırakır bahçeye döner yanımda yatar susamış toprağı ıslak kokar
kanlı bir gömlek gibi dilinin ipine serer tenimi adımı söyler sözünde taze bir yan var
camı açar konuşur gün doğar odama yasemin akasya dolar ben anlamam
anlamamı onun yanında unutmuşum
geçtim beklemekten derim ona kalmak başka öyküdür güler
kapı derzinden ışık geçer gibi geçer içimden ben anlamam
ruhum delik deşik derim anlamsızım güler
sessiz kalınca dudaklarımdan öper söz verir sesime gider
farkındadır acıkmışım taze ekmek kokar açar kendini dürer kapatır ye der beni
ben erkeğim adam olmam
aç der dilini açarım
çiçeklerimi yolar döker avuçlarıma farkındadır güler çıldırtır beni
savaş çıkarır tankının kadife paletleri geçer göğsümden
barbardır orduları tarçın kekik terler
barış ilan eder
döşünün beyaz bayrağını diker tepeme
öper yaramı sarar sesiyle
gider ıspanak pişirir
farkındadır bir dudak işaretiyle dirilmem fazla isterim ben erkeğim
bir avuç buğday olur serpilir tenime gıdıklanırım
ısırır kaşımı avuçlarında büyütür boy verince kızar
benim hayatım tekrarlanan bir sözdür bilir
bütün şiirlerim benim onda ölüp dirilmelerdir bilir
onun mevsiminde dil açmalarımdır bilir
söyle şimdi ben ne yapayım ne yapayım derim susar
sen benim aramdan geçtin derim böyle boşum şimdi farkındadır
dilimin derzinden geçtin derim anlamsızım güler
söyle ben ne yapayım
sen benim son durağım küçük mataram
söyle şimdi ben ne yapayım ne yapayım derim ağlar
budur yarattığın işte gör derim körüm yarattığın atmaca yavrusu ceylan uyur
sabah uyanıca peygamberleri sayarım ağzına emer
ağzını ağzıma dayar dilinin kelebeği çırpınır ağzımda
şarkılarını ciğerlerime doldurur boğulurum farkındadır
dayan dayan dayan der
son kehaneti üfler ağzımın içine güler
yeni yörüngeler yaratır
dön der dönerim şimdi geç geçerim geçince kızar
bu sabah bir bağ maydanoz soğan domates
bu kent böyle yağmur olmamıştı böyle bulut
ayaklarım üşüyor der öperim
yoksul zamanlara hıçkırır naylon poşet
gözyaşları sıcaktır doluşur ağzıma ölürüm
gece olunca senin rivayetin yalandır der ağlarım
baştan sona Lut kavmisin der git! bakma arkana!
çık der çıkarım rahminden ağlarım
bir daha aramam der ağlarım
yürek yarılması nedir sorarım
sus duymak istemem git der!
avuçlarımda cehenneminin işareti var
dil açarken susarım susunca kızar
gel der geri gidemem
gidince yokum yeniden düşerim rahmine anlarım
sade bir şiir olur doluşur ağzıma okurum
em der beni emerim emince erir
işte busun der anlarım tuhafım
sarılır sarılır sarılır kalır göğsü göğsüme kehanet okur
ağzında zencefil çiçekleri yolunur tarhun gülüşünde biber
gece bana gündüzleri uğramaz
geçtim beklemekten uzun hikayedir
adımı gözlerinde unutmuşum onun bakmaz
yarım kalan ne varsa odur bilirim
döner gelir uyurum
bunu yazarken zil çalar içimde koşarım
kapıda orman yangını taze bir demet kekik
uyanmak istemem ölürüm!
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
İlgili