Bir yıldız kaydı, bir dahi göçtü!

Dünyaya vasatlık egemen olmuştur; Vasat düşünceler, vasat hükümetler, vasat sanat, vasat edebiyat, vasat inanışlar… Garip denecek ölçekte kirletilen dünyanın bu hali doğal diye yansıtılan günümüzdeki toplumlara sıradanlık, tekdüzelik, düzeysizlik, düşünceden yoksunluk dayatılmıştır. Estetikten ve doğanın yansıması olan yaşamın farklı biçim, renk ve gönderilerinden oluşan algılardan, anlamlardan ve devinimlerden yoksunluk toplumlara pompalanmaktadır. İnsanoğlu, onun temel özelliklerinden biri olan doğayla iç içelikli yaratıcılıktan da uzaklaştırmış, yabancılaştırmıştır. Devletler yanında savaşlar, soykırımlar sıradan organize, sistematik ve planlı bir eylem olmuştur. İnsanları toplu halde aç ve susuz bırakıp öldürmek birilerinin hakkı diye tanınmıştır. Bu insanlıktan uzaklaşıp yabancılaşan dünyada, insanlar böcekten öte bir şey olarak görülmemekte bu devletler ve o devletlere egemen sermaye nezdinde. Ve insanlar bu tsunami dalgalarına benzer baskının altında boğulmamak için kafalarını bir anlığına çıkarıp derin nefes almaya çalışmaktalar. İşte böyle bir kirletilmiş, sıradanlaşmış, kokuşmuş düzen içinde güzellikten söz etmek delilik sayılır. Şiirden, resimden, müzikten kısacası insanı insan yapan sanattan söz etmek delilik sayılır. Dahi sanatçılar bu nedenle deliler kafilesindendir ve büyük bir dâhinin kaybı ise herhangi bir kayıp değil.

Yorum bırakın