Sevgili… ah biricik sevgili!

Perşembe, 30 Kasım 67

Sevgili Çubek

Özlüyorum ve nasıl bir çıkmazda olduğumu biliyorum ve bu nedenle de hiç umudum ve sevincim kalmamış ve bunu bile biliyorum bağırmak ya da ağlamak bir kaçış değil, sakinleştirici değil ve elbette çare hiç değil. Şimdi Oxford’dayım. Dün gece Eprim’in yanına geldim ve iki gün burada kalacağım ve sonra da Londra’ya geçeceğim. Senden bir haber almadım daha. Umarım öncesinden daha iyisin.

Londra’da sadece tiyatroya, sinemaya ya da müzeye gidiyorum ve kalan saatlerimi sürekli odamdayım. Ama odamda suskunluk ve şaşkınlıkta kalıyorum, yazmak ya da düşünmekle değil. Ne düşünmesi? Yaşamımın rakamlarını alt alta yazmışım ve toplamışım ve sonucu da biliyorum ve defalarca bu toplamaları yinelemişim ve hep de aynı tek sonuç çıkmıştır. Bu nedenle geçmiş hakkında -ki her halükârda yararsızdır- ve gelecek hakkında -ki esasen benim için bir anlamı yok, düşünmek için bir düşüncem yok. Yazayım? Film yapayım? Bunlar lak lak etmektir.

Yorum bırakın